*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Çağımızın Salgını Viral Hepatitler  (Okunma sayısı 8670 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20661
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Çağımızın Salgını Viral Hepatitler
« : Ocak 02, 2013, 03:13:55 ÖS »
Çağımızın Salgını Viral Hepatitler

Mutlaka Test Yaptırın!

Bütün dünyada oldukça yaygın bir hastalık grubu olan viral hepatitler halkımızın "sarılık" olarak bildiği hastalıktır. Oysaki sarılık demek viral hepatit demek değildir. Sarılık, viral hepatitlerin yalnızca bir bulgusudur. Hastaların çoğu sarılık olmadan bu hastalığı geçirirler.

Bu konuda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ABD’de görevli uzman Dr. Birgül Mete' den bilgi aldık.

Viral Hepatit nedir?

Viral Hepatit, virüslerin yol açtığı karaciğer iltihabıdır. Hepatitler virüsler, bakteriler, ilaçlar, çeşitli kimyasal maddeler, toksinler, karaciğer hücrelerinin yağlanması veya karaciğer dışındaki bazı organların hastalıklarına bağlı olarak da gelişebilir.

Virüsler, ancak başka bir canlı hücrenin içerisinde yaşayabilen gözle görülemeyen canlılardır. Hepatit virüsleri denildiğinde öncelikle karaciğerde hastalık oluşturan Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C, Hepatit D, Hepatit E gibi virüsler ifade edilmektedir. Bunların dışında başka virüsler de hepatit nedeni olabilir.

Hepatit iki şekilde görülebilir:

Akut Viral Hepatit: Aktif geçirilen sarılık anlamına gelmektedir.

Eğer iltihabın devamlılığı 6 aydan uzun sürerse Kronik Viral Hepatit denilmektedir.

Kronikleşme esas olarak Hepatit B ve Hepatit C'de görülür.

Hepatit virüslerinden B, C ve D ( Hepatit B ile birlikte olmak kaydıyla) kronik (kalıcı, uzun süreli) karaciğer hastalığı oluşturabilir. A ve E virüsleri ile oluşan hepatitler ise kalıcı bir hastalık yapmaz. Bir kişide bulaşıcı hepatit olup olmadığını ve hangi tip sarılık geçirildiğini anlamanın tek yolu kan tetkiki yapılmasıdır.

Hangi klinik bulgularla karşılaşırız?   

Bulaşıcı hepatit geçirilirken aşağıdaki bulgularla karşılaşılabilinir: 

• Gözlerde sararma

• İdrarın koyulaşması (çay rengi)

• Dışkı renginin açılması

• Halsizlik, bitkinlik

• Ateş

• Karın ağrısı, bulantı-kusma-ishal



HEPATİT A ENFEKSİYONU

Küçük çocuklarda sık (özellikle ilk 5 yaşta) görülür. Genellikle belirtisiz (sarılık olmadan) geçer. Kesinlikle kronikleşmez. Sarılık gelişirse bazı hastalarda uzun sürebilir. 

Hepatit A hastalığının belirtileri nelerdir?

• Halsizlik, iştahsızlık, kas ağrıları

• Bulantı, kusma, karın ağrısı

• Ateş yüksekliği

• Gözlerin beyazında sararma

• Ciltte sararma

• İdrar renginin koyulaşması (çay rengi)

• Büyük abdestin renginin açılması (kül rengi)



Hastalık sarılık ve diğer belirtiler olmadan da geçirilebilir. Bu olgularda çoğunlukla tanı konamamaktadır.

Toplumun %90-95’i hayatının ilk 10 yılında Hepatit A ile karşılaşmış ve bağışık durumdadır. Geçirilmiş hastalık kalıcı bağışıklık bırakır. 

Nasıl bulaşır?

Büyük abdest ile atılan mikrobun ağız yoluyla başkalarına aktarılması sonucu bulaşır. Bu nedenle A tipi sarılıktan korunmak için; 

• Eller özellikle yemek hazırlamadan, yemeden önce, bebeği beslemeden önce, tuvalete gittikten sonra, bebek bezi değiştirdikten sonra, çiğ ya da hazır yiyecekleri tutmadan önce ve sonra yıkanmalıdır.

• Banyo ve tuvaletler, klozet, el tutma yerleri ve musluklar, çocuk bezi değiştirme masalarının temizliği sık sık çamaşır suyu ile yapılmalıdır.

A tipi sarılık geçiren hastamız varsa neler yapılmalı?

• Özellikle küçük çocuklarda fazla telaşlanmaya gerek yok.

• Ama hasta erişkin biriyse yakından izlenmelidir. Özellikle yaş ilerledikçe A tipi sarılık hastalığı daha sorunlu ve daha ağır geçirilir. Bu nedenle hastalığı geçirmemiş kişilerin aşılanması önerilir.

• Mutlaka hasta yatarak istirahat etmeli.

• Tuvalet sonrası eller iyi dezenfekte edilmeli, tuvaletten çıkınca çamaşır suyu ile tuvalet, kapı kolu, musluk vb silinmelidir.

• Hastanın tabak, kaşık, bardak, havlusu ayrılmalıdır.

• Mutlaka bir Sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. (Bildirimi zorunlu bir hastalıktır)

• Sarılık çıktıktan sonra 1 hafta bulaştırıcılık devam ettiği için okula-kreşe gönderilmemelidir.

A tipi sarılık nasıl tedavi edilir ?

• Özel bir tedavisi yoktur.

• % 99’u 3 ay içinde kendiliğinden iyileşir.

• Ateş kontrolü yapılır.

• Yeterli sıvı ve gıda alımına devam edilir.

Hepatit E enfeksiyonunun klinik seyri, bulaşma yolları birbirine benzer ancak gebelerde daha ağır seyredebilir.



HEPATİT B ENFEKSİYONU

Tüm dünyada 350-400 milyon, Türkiye'de 5-7 milyon kronik Hepatit B hastası bulunmaktadır. Hastalık, hepatit B virüsü ile karşılaşmayı takiben genelde 6 hafta ile 6 ay arasında değişen bir ara dönemden sonra başlamaktadır. Başlangıç belirtileri iştahsızlık, bulantı ve kusma, halsizlik, karın ağrısı şeklinde olabilmektedir. Bu dönem 3- 7 gün kadar sürer. Sarılığın ortaya çıkması ile belirtiler gerileyip kaybolurken halsizlik, iştahsızlık gibi yakınmalarda ağırlaşma gözlenebilir. Sarılık hafif olgularda sadece göz aklarının kararması şeklinde olurken ağır olgularda ise bütün vücut sarı bir renk alır. Aynı dönemde idrar renginin koyulaştığı gözlenir. Çocukluk çağında alınan hepatitler tamamen belirtisiz ve sarılık olmaksızın seyredebilir. Hastalığın bu dönemi akut hepatit olarak adlandırılır. Çoğu durumda vücudun bağışıklık sistemi hastalığı yenebilir ve hepatit B sonlanır.

Bununla birlikte özellikle küçük yaşlarda alınan enfeksiyonlarda bağışıklık yanıtı hastalığı sonlandırmak için yeterli olmaz ve hastalık uzun süreli bir şekle döner. Hastalık başlangıcından itibaren 6 ay içerisinde sonlanmamış olduğu takdirde hepatit B enfeksiyonu kronik hepatit B olarak adlandırılır. Hastalık, bebeklik - çocukluk yaşlarında bulaşmış ise kronikleşme olasılığı çok yüksektir (%75-90). Erişkin yaşta ise kronikleşme riski düşer (%5). 

Bulaşma yolları nelerdir?

• Mikrobu taşıyan veya hasta olan gebeden çocuğuna doğum sırasında

• 1991 yılından önce kan veya organ nakli yapılmışsa ve bilmeden virüs ile enfekte kan veya kan ürünleri kullanılmışsa (1991 öncesi ameliyatlar)

• Enfekte kan ile temas sırasında (jilet, ustura, tıraş makinesi, makas, diş fırçasının ortaklaşa kullanımı)

• Manikür pedikür malzemelerinin sterilize edilmeden (uygun şekilde temizlenmemiş) kullanımı ile

• Toplu sünnet şölenleri sırasında sterilizasyona dikkat edilmezse

• İlaç/uyuşturucu enjekte ederken mikroplu iğnelerin ortak kullanılması ile

• İğne batma kazası (örn. enjeksiyonları yapan hemşirelerde) sonucu

• Mikroptan arındırılmamış malzemelerle yapılan diş tedavisi ile

• Korunmasız cinsel ilişki yoluyla

• Sterilizasyona dikkat edilmeden (uygun şekilde temizlenmemiş) yapılan dövme ve vücut deldirme (piercing) sonucu hastalık bulaşabilir.


HEPATİT C ENFEKSİYONU

Hastalık, hepatit C virüsü ile karşılaşmayı takiben 2-24 hafta arasında değişen (genelde 6-8 hafta) bir dönemden sonra başlamaktadır. Başlangıç dönemi hastaların büyük bir kısmında belirtisizdir. Bu nedenle de hepatit C’li hastalarda hastalığın ne zaman başladığını kestirmek güç olmaktadır. Az sayıda hastada görülen başlangıç belirtileri hepatit B veya diğer birçok hastalıkta olduğundan fazla farklı olmayıp iştahsızlık, bulantı ve kusma, karın ağrısı şeklinde görülmektedir. Hastalığın akut hepatit olarak adlandırılan bu evresinde sarılık son derece nadirdir. Bağışıklık sisteminin hastalığı yenmesiyle tamamen iyileşme ihtimali hepatit C’de hepatit B’ye oranla çok daha düşük bir olasılıktır. Hastaların büyük bir kısmında (% 80) kronik enfeksiyon gelişmektedir. Hastalık 6 aydan daha uzun sürerse kronikleşmeden bahsedilir. Hepatit C enfeksiyonu kronikleştiği takdirde hastaların bazılarında karaciğer hasarına yol açıp siroza veya karaciğer kanserine kadar ilerleyebilir. Bazı hastalarda ise önemli bir karaciğer hasarına ve hastalığa neden olmaz.

Hepatit C nasıl bulaşır?

• Hepatit C taşıyan kan ve kan ürünlerinin kullanılması ile: Bu bulaşma yolu hepatit C’nin bilinmediği ve kan ürünlerinin bu hastalık için kontrolden geçirilmediği yıllarda en önemli bulaşma yolu idi; günümüzde tüm kan ürünleri hepatit C ve diğer bulaşıcı hastalıklar yönünden araştırılmaktadır. Bu nedenle gerektiğinde bu tür ürünlerin kullanımı konusunda bir endişe duyulmamalıdır.

• Damar içi uyuşturucu madde bağımlılarının ortak kullandıkları enjektörler ile

• Korunmasız cinsel ilişki yoluyla

• Hepatit C taşıyan materyal ile yapılan dövme, piercing gibi işlemler ile

• Uygun şekilde temizlenmemiş tıbbi materyallerin kullanımı ile bulaşma: Günümüzde bu tür tıbbi malzemelerin büyük kısmı tek kullanımlık olup, tekrar kullanılması gerekenleri emniyetli bir şekilde temizleyebilecek imkanlar mevcuttur.

• Hemodiyaliz ünitelerinden bulaşma

• Hepatit C taşıyan anneden çocuğa bulaşma

Birçok insanda bulaşma yolu saptanamamaktadır. Hepatit C yiyecek ve içeceklerle bulaşmaz. Hepatitli kişilerle aynı ortamlarda bulunmak ve olağan sosyal ilişkiler, yukarıda tanımlanan yollardan birisi söz konusu olmadıkça bulaşmaya neden olmaz.
Bu nedenle hepatit B ve C’ye karşı korunmak için:

Berber ve kuaförlerde:

• Jilet ve ustura ucu her müşteride mutlaka değiştirilmeli

• Eski tip kan taşı kesinlikle kullanılmamalı

• Yeni tip kan taşı mutlaka tek sefer kullanılıp atılmalı

• Havlular her müşteride değiştirilmeli

• Dövme, piercing, akupunktur, hızma steril (mikropsuz) koşullarda yapılmalı

• Tek kullanımlık aletler kullanılmalıdır

Tüm gebelere gebelik sırasında hepatit B bakılmalı

Tüm bebekler doğar doğmaz hepatit B’ye karşı aşılanmalıdır.
Kronik hepatitler neden bu kadar önemlidir ?

• Uzun zaman içerisinde karaciğer yetersizliği

• Karaciğer sirozu

• Karaciğer kanseri gelişme riski bu hastalığın bulunmadığı kişilere göre çok daha fazladır .

Kronik hepatitli kişilerin dış görünüşünde bir farklılık yoktur, çoğunlukla klinik belirti de vermezler
Kronik Hepatit B ve C hastalığının tedavisi var mıdır?

Evet vardır, doktorun uygun gördüğü hastalar tedaviye alınır ve 3-6 aylık aralıklarla kontrol edilirler.
Kronik Hepatit B ve Hepatit C hastalığında tedavinin amaçları nelerdir ?

• Gelişebilecek karaciğer hasarını ve buna bağlı sorunları azaltmak, yavaşlatmak

• Sirozu, olası karaciğer kanserlerini önlemek

• Kişinin yaşam kalitesini arttırmak

• Başkalarına mikrobun bulaşmasını önlemek
Aşı

• Hepatit A ‘nın Aşısı vardır, 6 ay ara ile 2 doz aşı uygulanır.

• Hepatit B’nin aşısı vardır, 3 doz şeklinde ilk aşıdan 1 ay ve 6 ay sonra yapılır.

• Hepatit B aşısı Hepatit D’ ye karşı da korur.

• Hepatiti E’nin henüz aşısı yoktur.

• Hepatit C’nin henüz aşısı yoktur.
Kronik hepatitli kişilerin ve ailelerinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir ?

• Kişiler bulaşma yolları hakkında bilgilendirilmelidir.

• Hastayla aynı evde kalanlar, hastanın tıraş malzemeleri, tırnak makası, diş fırçası gibi kanla bulaşabilecek malzemelerini kullanmamalıdır.

• Cinsel yolla bulaşı önlemek için kılıf kullanılmalı, cinsel partner/eş hemen (hepatit B’ye karşı) aşılanmalıdır.

• Hepatit C için tek eşlilerde kılıf kullanılması şart değildir. Çok eşlilerde ise kılıf kullanılmalıdır.

• Hepatit B taşıyıcı kadınlar gebe kalabilir. Ancak doğumda bebeğe derhal hepatit B aşısı ve özel hepatit B serumu yapılması gerekir.

• Hepatit B taşıyıcı anne bebeğini emzirebilir.

• Hepatit C’li kadınlar da gebe kalabilir.

• Bebek doğumdan sonra takip edilmelidir.

• Emzirmeyle hepatit C ve B’de bebeğe mikrop bulaşmaz.

• Hem hepatit B’li hemde hepatit C’li kişilere A tipi sarılık tetkiki yapılmalı ve eğer hastalığı geçirmemiş iseler hepatit A aşısı yapılmalıdır.

• Hepatit C’li kişiler ayrıca hepatit B yönünden de tetkik edilmeli ve testler negatif çıkarsa hemen hepatit B aşısı yapılmalıdır.

• Hepatit B aşıları Sağlık Bakanlığı tarafından Sağlık ocaklarında ücretsiz olarak yapılmaktadır.

• Hepatit B veya C taşıyan kişilerin evlenmelerinde sağlık mevzuatı açısından bir sakınca yoktur. 

Sonuç olarak; tıp alanındaki gelişmeler sonucunda 20 yıl öncesine kadar tedavi edilemeyen kronik hepatitler artık tedavi edilebilmektedir. Yeni geliştirilen ve geliştirilmekte olan ilaçlar ile tedavi başarı oranı artmakta, siroz ve ileri karaciğer hastalığına gidiş süresi uzamakta ve oran azalmaktadır. Ancak yeni tedavi yöntemleri geliştirilse de hastalığın bulaşmaması için gerekli korunma yöntemlerini uygulamak ve hastalığın bulaşmasını engellemek en güvenli yoldur.


Sağlık Haberleri, İstanbul  Yazar: Dr. Zehra Berna Arık – Temmuz 2008