*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Karaciğer Transplantasyonu  (Okunma sayısı 6327 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20661
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Karaciğer Transplantasyonu
« : Ocak 02, 2013, 03:11:47 ÖS »
Karaciğer Transplantasyonu

Dünyada ilk kez Thomas Starzl tarafından 1963 yılında A.B.D.’nin Denver kentinde gerçekleştirilen karaciğer transplantasyonu 1980' li yıllarda büyük bir gelişme göstererek bugün karaciğer yetmezliğinin tek tedavi seçeneği haline gelmiştir.

1990' lı yıllarda değişik ülkelerde pek çok yeni karaciğer transplantasyonu merkezi açılmış ve gerçekleştirilen ameliyat sayısında hızlı bir artış olmuştur.
1963 ten beri yapılan çalışmaların sonunda karaciğer transplantasyonu ameliyat teknikleri açısından üstün bir düzeye ulaşmıştır. 1980 öncesinde karaciğer nakli sonrasında 1 yıllık sağkalım % 50’nin altında iken bugün bu oran % 80-90’lara ulaşmıştır. Geçmişte karaciğer transplantasyonu hastanın hayatını kurtarmak amacıyla son çare olarak başvurulacak bir manevra olarak görülmekteyken, günümüzde karaciğer yetmezliğinin daha erken devresinde hayat kalitesini artımak amacıyla uygulanması gereken radikal bir tedavi yöntemi olarak görülmektedir.

Son dönem karaciğer yetmezliği gelişen hastaların ortalama 1 yıllık yaşam şansları % 50 düzeyindedir ve gelişen komplikasyonlar ile bu oran daha da aşağıya inebilir.
Hastalara ne kadar kötü durumda transplantasyon yapılırsa yaşam sürelerinin o kadar kısaldığı ve maliyetlerin o kadar arttığı gösterilmiştir. Bu nedenle uygun zamanlama ve uygun hasta seçimi daha fazla önem kazanmaktadır.

Transplantasyon ameliyatlarının sayısı giderek artarken, karaciğer vericilerinin sayısı göreceli olarak sabit kalmıştır. Organ açığını gidermek amacı ile uygulanan yöntemlerden birisi kadavra karaciğerlerin ikiye bölünerek (split karaciğer) iki ayrı alıcıya takılmasıdır. Diğer bir yöntem de canlı vericilerden karaciğerin bir parçasını çıkararak hasta olan alıcıya nakil edilmesidir. Ülkemizde özellikle son yıllarda canlı vericilerden yapılan karaciğer nakilleri öne çıkmaktadır.

   Karaciğer Transplantasyonu

Size veya çocuğunuza doktorlar tarafından karaciğer nakli gerektiği söylendikten sonra önünüzde iki yol vardır:

   1-Kadavradan Karaciğer Nakli

   2-Canlı Akraba Vericili Karaciğer Nakli

   1-Kadavradan Karaciğer Nakli: Trafik kazası, beyin kanaması, beyin tümörü veya kalp krizi sonrası beyin ölümü gelişen kişilerin ailelerinin organlarını bağışlaması sonrası gerçekleşebilir. Yapılan incelemeler organ veren hastanın herhangi bir bulaşıcı hastalık, kanser veya karaciğer hastalığına sahip olmadığını göstermelidir. Uygun şartlarda çıkartılan ve özel koruma sıvılarında korunan karaciğerin ölen kişiden alındıktan sonra en geç 24 saat içinde takılması gerekmektedir. Maalesef ülkemizde kadavradan organ bağışı son derece az olduğu için uzun bekleme listeleri vardır.
Kadavra organ bekleme listesinde iseniz size 24 saat ulaşılabilecek telefonunuzu (tercihen cep telefonu) yanınızdan ayırmamalısınız. Ayrıca ameliyat için gerekli kan vereceklerin listesi de sürekli yanınızda olmalıdır.

   2-Canlı Akraba Vericili Karaciğer Nakli: Karaciğer hastalığı olan ve organ nakli ihtiyacı bulunan kişilerin akrabalarından alınan parça karaciğer ile gerçekleşen ameliyat biçimidir.
Anne, baba, kardeş, eş veya diğer yakın ve akrabaların gönüllü olması gerekir. Bu gönüllü kişide yapılan tüm testler kişinin karaciğerinin parçasını vermesinde bir sakınca olmadığını göstermesi gerekir. Bu testler iki yöndedir:

Birincisi; Organ bağışlayan kişinin herhangi bir zarar görmemesi için tüm sistemlere yapılan incelemeler. Kalp, akciğer, sindirim sistemi gibi tüm organlar ve ruhsal durum.
İkincisi; Karaciğere yönelik incelemeler. Bu incelemeler içinde karaciğerin haritası diyebileceğimiz tüm yapısal özelliklerine, atardamar, toplardamar ve safra yollarına bakılır.
Eğer tüm incelemeler uygunsa gönüllü kişinin organ bağışlamasında bir sakınca olmadığına karar verilir. Küçük çocuk hastalar için genellikle vericinin karaciğerinin sol yan kısmını, erişkin yada büyük hastalar için vericinin karaciğerinin sağ yarısını almak gerekir.

   Karaciğer vericileri için gerekli bilgiler

Sevdiğiniz birine iyilik yapabilmek, ona hastalığından kurtulma şansı vermek, onu hayata döndürmek çok güzel bir duygudur. Üstelik bunu kendi organınızın bir parçasını vererek sağlamanın mutluluğu hiçbir şey ile kıyaslanamaz.
Bu güzel duyguya rağmen karaciğerinizin bir parçasını vermek düşüncesi sizi ilk anda tedirgin edebilir. İlerdeki yaşamınızda kendi sağlığınızı nasıl etkileyebileceğine dair endişelere kapılabilirsiniz.
Unutmayınız ki karaciğeri veren kişinin karaciğeri ameliyattan hemen sonra hızla büyümeye başlar ve yaklaşık 3 ay sonra ameliyattan önceki eski büyüklüğüne ulaşır. Aynı şekilde karaciğer alanın aldığı parçada büyüyerek 3 ay içinde hastanın normal karaciğer boyutlarına ulaşır.
Karaciğerinizin bir parçasını bağışlamaya karar verdiğinizde öncelikle sizin sağlığınızın zarar görmemesi için çok ayrıntılı incelemeler yapılacaktır. Bu incelemeler sırasında size zarar verebilecek en ufak bir şüphe duyulursa organ bağışınız kabul edilmeyecek, durum size ve yakınınıza bildirilecektir. Bundan sonra yapılması gereken yeni bir gönüllü donor (verici) bulunması olacaktır.

   Karaciğer vericisine yapılan tetkikler



Tüm kan ve idrar testleri

Tümör markerleri (belirleyicileri)

Karaciğer testleri

Viral hepatit testleri

Bulaşıcı hastalık (AIDS vb...gibi) testleri

Akciğer grafisi

Kalp grafisi gerekirse ekokardiografi

Karın ultrasonu

Karaciğer damarları için doppler ultrason

Karaciğer hacmi için bilgisayarlı tomografi

Karaciğer damarları için anjiografi (gerekirse)

Safra yolları için magnetik rezonans kolanjiografi(gerekirse)

karaciğer biyopsisi (gerekirse)
Karaciğer bağışlamanız için alt sınır 18 üst sınır 60 yaştır. Bu konuda bir kesinlik olmamakla beraber 60 yaş üzerinde görülen problemler bu ameliyata engel teşkil edebilir. Karaciğer nakli yapılabilmesi için gerekli ilk şart kan grubu uyumudur. Aşağıdaki tablo durumu özetlemektedir.

Kan grubu Hangi kan grubundan alabilir Hangi kan grubuna verebilir


O O O-A-B-AB
A O-A A-AB
B O-B B-AB
AB O-A-B-AB AB

   **Rh faktörü organ naklinde önem taşımaz

   Hastaneye Gitmeye Hazırlanmak

Evde önceden hazırlanmış günlük ihtiyaçlarınızı gidermek üzere hazırlanmış bir bavul bulundurmanız iyi bir fikirdir; böylece hastaneye gitmeden önce hiç zaman kaybetmemiş olursunuz.
Donör organı beklerken bir dişçiye gidip dişlerinizi göstermenizde de fayda vardır; böylece hastalıklı dişleriniz tedavi edilebilir. Bu, ameliyat sonrası olası enfeksiyon kaynaklarını azaltmaya yardım eder.
Eğer akrabanızdan karaciğer parçası alıyorsanız hem alıcı hem de verici birkaç gün önce hastaneye yatacaktır. İki kişi içinde yukarıda yazılı malzemeler ayrı ayrı gerekir.

   Ameliyata Hazırlanmak

Hastaneye geldiğinizde size bazı testler yapılacaktır. Bunlar ameliyata
hazırlanmanın alışılagelmiş kısmıdır ve o anda belirgin olmayan enfeksiyonları keşfetmeye yöneliktir. Genel bir fiziksel muayeneden geçecek ve idrar ve kan örnekleri vermeniz istenecektir. Bir göğüs filmi ve kalbinizin elektrokardiyogramı çekilecektir. Son olarak bütün vücudunuzu antiseptik sabunla yıkamanız istenecek ve hemşire ameliyat bölgesini tıraş edecektir.
Transplantasyon cerrahı ve anestezist size ameliyat sürecini ve karşılaşabileceğiniz riskleri anlatmak üzere sizinle görüşecektir. Ameliyata onay verdiğinize ilişkin bir form imzalamanız istenecektir.
Hastaneye geldiğinizde bir dizi testten geçeceksiniz.

Organ nakli ekibi sizi çağırdıktan sonra.
O andan itibaren:


Hiçbir şey yiyip içmeyin

Akrabalarınıza haber verin

Sigara içmeyin

Derhal hastaneye gidin

Sakin olun!
   Ameliyat Prosedürü

Kadavradan karaciğer nakli cerrahi tekniğinin esasları 25-30 yıl önceye dayanır. Cerrahi teknik geçen yıllar içinde iyice geliştirilmiş ve başarı oranları artmış, komplikasyonlar azalmıştır. Yine de oldukça zor bir ameliyat olup ortalama 6-12 saat arası sürer.
Hasta karaciğer tamamı ile çıkarılıp yerine sağlam karaciğer konulur. Basit gibi görünse de çok kanamalı geçebilen bu ameliyat için genellikle 1 veya 2 cerrah, 3 cerrahi asistanı, 3 hemşire ve 2 anestezi uzmanı ile asistan, hemşire ve teknisyenler gerekir.
Hasta karaciğer dört ana kan damarından kesilmeli; karaciğerden bağırsaklara safra taşıyan ve safra kanalı olarak bilinen tüp bağırsaklardan ayrılmalıdır. Yeni karaciğer daha sonra yerine yerleştirilir ve ameliyatın tamamlanması için ana kan damarlarıyla safra kanalı yeniden bağlanır.
Canlı karaciğer nakli ise son yıllarda uygulanmaya başlamış ve son 10 yılda hızla yaygınlaşmıştır. Bu ameliyatta karaciğeri çıkaran ve karaciğeri takan iki ekip genellikle beraber ve aynı anda çalışır. Akrabadan alınan karaciğer parçası alıcının karın ana toplar damarı (vena cava) korunarak çıkartılan hasta karaciğerinin yerine yerleştirilir. Cerrahi teknik olarak kadavra ameliyatlarından çok daha zor bir tekniktir. Daha büyük ekip gerektirir. En az 2 cerrah, 6 cerrahi asistanı, 6 hemşire, 2 anestezi uzmanı, 4 anestezi asistanı, 4 anestezi hemşiresi ve teknisyeni ameliyat süresince çalışır. Ayrıca çok küçük olan atardamarın dikilmesi için mikrocerrahlar ve ameliyat boyunca yapılan ultrason incelemeleri için uzman radyologlar da gereklidir. Canlı karaciğer ameliyatı 8-18 saat arası sürer. Verici ameliyatı süresi ise 4 -6 saattir.

   T-Tübün Yerleştirilmesi ve Safra Boşaltımı

Cerrahınız, safra kanalına T-tübü adı verilen küçük bir tüp bağlamayı gerekli görebilir. T-tübü safranın vücudunuzdan dışarıya safra torbası adı verilen küçük bir torbaya boşalmasını sağlar. Böylece, rengi koyu altından koyu yeşile değişen renklerde olan safranın miktarı ölçülebilir. Bir T-tübü takıldıktan sonra bir hafta-on gün, belki de daha uzun bir süre safra torbasına bağlı kalabilir. Genellikle onuncu gün çekilen T-tübü filminde (T-kolanjiografi) darlık veya safra kaçağı yoksa T-tübü bağlanır veya kapatılır. Yaranın iyileşmesi ve özel testlerin yapılabilmesi için haftalarca genellikle 3-6 ay, bazen de daha uzun bir süre yerinde kalabilir.
T-tübü deriye bir dikiş ile bağlanır ve tüp etrafındaki tampon kirlenir veya ıslanırsa değiştirilmesi gerekir. Size hastaneden çıkmadan T-tübünün etrafındaki tamponu nasıl değiştirebileceğiniz gösterilecektir veya hastahane ziyaretlerinizde bu işlem yapılacaktır.


   Ameliyattan Sonra

Ameliyattan sonra yoğun bakım ünitesine alınacaksınız ve akciğerlerinizin durumuna göre respiratöre (solunum makinesi) bağlanmış olabilirsiniz. Eğer herşey iyi giderse, solunum makinesi yavaş yavaş devreden çıkarılabilir. T-tübünün yanısıra, ameliyat sonrası dönemde karnınızda başka boşaltım tüpleri de olabilir. Bu tüpler karaciğerinizin etrafındaki sıvıları boşaltmakta kullanılır ve genellikle evinize gitmeden önce çıkarılır.
Hastalar sıklıkla 1-2 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra servise alınırlar ve burada da ortalama 7-10 gün kaldıktan sonra taburcu olabilirler. Bu süre boyunca, yüksek ateş, ağrılar, sarılık, sıvı birikimi, ilaç yan etkileri ve azalan karaciğer fonksiyonları gibi vücudun organı reddettiğine dair işaretler açısından izleneceksiniz. Bu ameliyat sonrası iyileşme dönemi, yoğun fiziksel ve zihinsel rehabilitasyonu kapsar ve bu dönemde göstereceğiniz çaba en kısa zamanda tekrar ayağa kalkmanızda etkili olacaktır.

   Hastahane sonrası poliklinik kontrolleri

Hastaneden çıkmanızdan sonraki ilk aylarda poliklinik izlemleri için haftada bir ya da iki kez transplantasyon ünitesine gelmeniz gereklidir. Bu poliklinik kontrollerinin amacı iyileşmenizi izlemek ve herhangi bir olası komplikasyonu teşhis etmektir. Her ziyaretinizde karaciğer fonksiyonunuz dikkatle değerlendirilecek ve muayeneden geçeceksiniz; böylelikle, herhangi bir enfeksiyon varsa belirlenebilecektir. Bir kan örneği vermeniz istenecektir; böylece kanınızda dolaşan takrolimus (Prograf) ya da siklosporin (Sandimmun - Neoral) düzeyleri ölçülebilecek ve buna göre ilaçlarınız belirlenecektir. Aşırı dozda ilaç alımı yüksek düzeyde bağışıklık baskılanmasına ve daha yüksek enfeksiyon riskine yol açabilir; düşük dozda alınması halinde ise nakledilen karaciğerinizin reddine neden olabilir. Enfeksiyon ve organ reddi riski azaldıkça, poliklinik kontrollerinizin sıklığı da düşecektir.

     √ Kan testinin hemen öncesinde, Prograf ve Sandimmun (Neoral)
        ilaçlarınızı almayınız, çünkü bunlar sonuçlarınızı etkileyecektir.
     √ Her check-up ziyaretinize yanınızda ilaç listeniz ve bu kitapçığı
        getiriniz; böylece herhangi bir önemli bilgiyi not alabilirsiniz.

   Transplantasyon Sonrası Yaşam

Organ nakilli hastalar kendilerini yeniden doğmuş olarak nitelendirirler ve yepyeni bir hayata başladıklarını düşünürler. Bir çoğu ameliyat gününü ‘Transplant Doğum Günü’ olarak kutlarlar. Transplantınızın başarısı ile birlikte sizi eskisinden çok daha iyi bir hayat beklemektedir.

   Eve Gidiş

Transplantasyon sonrasında eve gidiş genellikle mutlu ve duygusal bir olaydır, ancak ilk haftalarda bu mutluluk hissine endişe ve hatta hafif bir depresyon eşlik edebilir. İyileşmenin haftalar süren bir süreç olduğunu anlamak büyük önem taşır. Hem siz, hem de aileniz için, yeni yaşam biçimine alışmak biraz zaman alır; bir organ nakli ile yaşamak zaman gerektiren bir öğrenme sürecidir. Çoğu insan, aktif olduğu takdirde, özellikle de uzun rehabilitasyon sürecini atlatmak için kararlı çaba gösterdiğinde bu durumun üstesinden daha iyi gelmektedir.
Yaklaşık üç ay süren ilk hassas devrenin son bulmasıyla neredeyse bütün karaciğer transplantasyonlu hastalar eski ve hastalık öncesi yaşamlarına geri dönerler. Nakledilmiş bir organla yaşayanları etkileyecek olası sorunlara rağmen, transplantasyon geçiren hastaların çoğu normal bir yaşam tarzına yeniden kavuşurlar. Çalışırlar, bir aileye sahip olurlar, çocuk yetiştirirler ve toplumda yararlı bir rol oynarlar.
İyileşme dönemi haftalarca sürebilir. Bunu kısaltmak sizin elinizdedir.

   Perhiz ve Beslenme

Transplantasyon öncesinde uzun bir zaman hasta kaldınız ve muhtemelen çok kilo kaybettiniz. Bu yüzden, düzenli olarak yemek yemek, iyileşme döneminizin önemli bir kısmını oluşturur. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme tekrar ayağa kalkmanıza yardım edecektir. Ne yazık ki, kortizon kullananların neredeyse hepsinde yaşanan etkilerden biri iştahta belirgin bir artıştır. Böylelikle, kilo alma, birçok transplantasyon hastası için ciddi bir uzun dönem sorunudur ve kilonuz ile kan şekerinizi kontrol altında tutmak için az yağlı ve az şekerli bir perhize ihtiyaç duyabilirsiniz. İhtiyaçlarınızı karşılamaya yönelik dengeli bir perhiz sağlayacak bir yeme-içme planı oluşturmanıza yardım etmesi için bir beslenme uzmanına danışınız.
Perhiziniz aşağıdakileri içermelidir:

Meyveler

Sebzeler

Taneli tahıllar ve ekmekler

Az yağlı süt ve süt ürünleri ya da diğer kalsiyum kaynakları

Yağsız etler, balık, kümes hayvanları ya da diğer protein kaynakları
   Beslenmenizde Dikkat Edeceğiniz Noktalar:

Her gün tartılın.

Öğün aralarında kek ve bisküvi gibi şekerli abur cuburlardan kaçının.

Acıktığınızı hissettiğinizde biraz meyve ya da sebze (düşük kalorili) yiyin.

Her gün yaklaşık iki litre sıvı almaya çalışın. Bu, böbrekleriniz için yararlıdır ve vücudunuzdan atıkları atmaya yardım eder. Şişe suyu, bitki çayları, az yağlı pastörize süt ve meyve suları uygun seçeneklerdir.

Her zaman taze meyveleri yıkayın ve soyun.

Patates gibi toprakta büyüyen sebzeler her zaman soyulmalı ve kaynayan suda kaynatılmalıdır.

Sebzeleri düdüklü tencerede pişirmek, bunların içerdiği vitaminleri koruyacaktır ayrıca zaman ve elektrik tasarrufunun da iyi bir yoludur.

Marul gibi çiğ sebzeleri yemeyin.

Pastörize olmayan sütten yapılmış peynir yemeyin küflü peynirlerden kaçının.

Süt,peynir,yağ ve yoğurt gibi ürünleri her seferde az miktarda satın alın; böylece onları taze olduklarında yiyebilirsiniz.
Kilonuz ile kan şekerinizi kontrol altında tutmak için az yağlı ve az şekerli bir perhize ihtiyaç duyabilirsiniz.

   Tuz (Sodyum)

Kortizonların diğer bir yan etkisi de vücudunuzun tuz depolamasına neden olmasıdır. Bu, vücudun su tutmasına ve yüksek kan basıncına sebep olabilir. Tuz alımını kısıtlamalısınız. Bunun için ;

Yemek pişirirken az tuz kullanın

Pişmiş yemeğe tuz eklememeye çalışın

Patates cipsi gibi tuzlu gıdalardan sakının

Konserve gıdalardan kaçının (bunlar genelde çok tuz içerirler)
Kortikosteroidler vücudunuzun tuz depolamasına neden olur.

   Egzersiz

Fiziksel faaliyetler, vücudu olduğu kadar ruhu da canlandırır. Düzenli egzersizlere katılan hastalar bunun genel iyi olma duygusunu pekiştirdiğini ve çalışmak, eğlenmek ve kişisel ilişkiler için daha fazla enerjiye sahip olduklarını söylerler. Egzersiz aldığınız kiloları yakar, böylece kilonuzu kontrol altında tutmanıza yardım eder.
Uzun bir hastalık dönemiyle güçsüzleşen kaslarınızı güçlendirmek için günlük egzersiz yapmak önemlidir. Egzersiz programınız kademeli olarak gelişmelidir ve egzersiz düzeyinizi yavaş yavaş artıran bir program olmalıdır. Bu yolla, vücudunuzda incinme ya da ciddi sakatlığa yol açmaksızın egzersizin bütün yararlarını elde edeceksiniz. En iyi egzersiz yürümedir. Özellikle güzel ve temiz havalarda yapılan yürüyüşler sizin daha iyi uyumanızı barsaklarınızın daha iyi çalışmasını sağlar. Merdiven çıkmak da egzersize başlamak için iyi bir yoldur; fakat aşırıya kaçmamaya özen gösterin ve yorulur yorulmaz dinlenin. Kısa zamanda gücünüze tekrar kavuştuğunuzu fark edecek ve diğer egzersiz biçimlerini deneyebileceksiniz. Bisiklete binme, yüzme ve yürüme, genel kas gücünüzü artırmak için çok yararlıdır ve her şey yolunda giderse ameliyattan sonra üç ay gibi kısa bir zamanda tenis ve jogging gibi diğer hobilere yönelebilirsiniz. Ayrıca egzersiz yaparak ilaç yan etkilerinden olan kemik erimesi ilede başa çıkabilirsiniz. Herhangi bir egzersiz programına başlamadan doktorunuz ya da transplantasyon ekibinize danışmayı unutmayın. Sizin için en iyi egzersiz programını önerebileceklerdir. Yürüyüş en iyi egzersizdir.

   UYARI

Aşağıdaki semptomların herhangi birini görürseniz, doktorunuzun tavsiyesine kadar egzersizlerinizi durdurun ya da erteleyin:


Göğsünüzde, boynunuzda ya da çenenizde ağrı ya da basınç

Uykusuzlukla bağlantılı olmayan aşırı yorgunluk

Alışılmadık nefes darlığı

Egzersiz sırasında veya sonrasında baş dönmesi, sersemlik

Transplantasyon sonrası ortaya çıkan, egzersiz sırasında veya
sonrasında sürekli hızlı veya düzensiz nabız
   Araba Kullanma

Transplantasyonu izleyen ilk dört hafta içinde araba kullanmanız yasaktır.

   Alkol

Alkol karaciğer tarafından parçalanıp karaciğer hasarlarına sebep olabileceği için her türlü alkollü içecekten uzak durmalısınız. Transplant edilen karaciğer alkolün etkilerine normal organa göre çok daha hassas olduğundan çok küçük miktarda alınan alkol bile ciddi hasar yaratabilir.

   Sigara Kullanımı

Sigarayı kesinlikle bırakın! Sigara yalnız sizin için değil herkes için zararlıdır. Yardıma gereksinim duyuyorsanız, doktorunuza başvurunuz o size gereken yardımı verecek ekiple tanıştıracaktır. Sigara yeni takılan organın damarlarının tıkanmasına da zemin hazırladığından organın kaybına yol açabilir.

   Cinsel Faaliyet

Başarılı transplantasyonlardan genellikle birkaç ay sonra kendinizi yeteri kadar iyi hissettiğinizde cinsel faaliyetlerinize tekrar başlayabilirsiniz. Erkeklerin çoğu cinsel güçlerini tekrar kazanırlar ve kadınların çoğu ameliyattan birkaç ay sonra menstruasyon döngülerinin normale döndüğünü görürler. Bununla birlikte, bazı ilaçlar, cinsel fonksiyonu azaltabilir. Bir sorunla karşılaşırsanız, doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizden yardım isteyebilirsiniz.
Soğuk algınlığı veya herpes gibi bir enfeksiyona sahip olmadığı sürece birini öpmek sorun yaratmaz. Her iki tarafın da cinsel birleşmeden önce ve sonra kendilerini su ve sabunla iyice yıkamaları önerilir.
Bağışıklığı baskılayıcı ilaçların bazıları doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltması sebebiyle bu hapları kullanmanız tavsiye edilmez. Spiral gibi rahim içi araçlar da artan enfeksiyon riski yüzünden pek tavsiye edilmez. Prezervatifler hem enfeksiyonu hem de istenmeyen gebelikleri önlemenin en iyi yoludur. Diyaframlar da bir diğer seçenektir. Bazı kadınlar bu seçim hakkında jinekologlarına danışabilirler. Kendinizi yeteri kadar iyi hissettiğinizde cinsel faaliyetlere yeniden başlayabilirsiniz.


   Üreme

Birçok erkek, transplantasyon sonrası çocuk sahibi olmuş ve çok sayıda kadın da sağlıklı çocuklar doğurabilmişlerdir. Kadınlar, aile sahibi olmaya yönelik isteklerini doktorları ya da transplantasyon ekibinin bir üyesiyle tartışmalıdır.
Normalde hamile kalmadan önce en az bir ya da iki yıl beklemelisiniz. Dahası, iyi bir karaciğer fonksiyonuna sahip olmanız, sizin ya da bebeğinizin sağlığını tehdit edebilecek herhangi bir hastalığa sahip olmamanız ve düşük dozda bağışıklığı baskılayıcı bir tedavi görüyor olmanız gerekmektedir.

   Tatil

Ülkenin yada dünyanın farklı yerlerine seyahat etmenizi engelleyecek hiçbir sebep yoktur; fakat sağduyunuzu kullanın ve pis gıda ya da suların bulanabileceği ve yetersiz sağlık koşullarının olabileceği yerlerden kaçının. Herhangi bir tatile çıkmadan önce seyahat planlarınızı doktorunuzla tartışın. Bütün gezi boyunca yeterli olacak kadar ilaç almayı unutmayın ve size ulaşılabilecek bir adres bırakın. Seyahat boyunca yanınıza yeterli miktarda ilaç alınız.

   Aşılar

Hiçbir canlı yada atenue (zayıflatılmış) aşı olmamalısınız (Ağızdan çocuk felci, kızamık gibi). Tetanoz gibi ölü ya da inaktif virüs aşılarını olabilirsiniz fakat herhangi bir aşı olmadan mutlaka doktor ya da transplantasyon ekibinizi bundan haberdar etmelisiniz.

   Ev Hayvanları ve Bitkileri

Artan enfeksiyon riski yüzünden ev hayvanları normalde önerilmemektedir. Ancak birçok insan için bir ev hayvanını okşayabilmek ve ona bakabilmek iyileşme sürecini hızlandıran önemli bir faktördür. Balıklar, sürüngenler ve küçük kemirgenler en düşük enfeksiyon riskine sahiptirler. Köpekler de diğer bir seçenektir ve kısa tüylü bir cinsi temiz tutmak daha kolaydır. Toksoplazmosis enfeksiyonu yüzünden kedilerden sakınılmalıdır ve kuşlar da, Stafilokok bakterisi taşıdıkları için önerilmezler. Eğer bir evcil hayvanınız varsa, onun dışkısı ile temas etmekten kaçınmalı ve kafesleri temizlerken lastik eldiven giymelisiniz. En iyisi, bu işi yapmasını başkasından istemektir. Hayvanınızın elinizi ya da yüzünüzü yalamasına izin vermeyiniz; fakat bu kazayla olursa bu bölgeyi hemen su ve sabunla yıkamalısınız. Hayvanınızın yapay kemik, oyuncak, yemek tası gibi gereçlerini temiz ve sizin eşyalarınızdan uzakta tutunuz.
Saksılı ev bitkileri toprak mikroplarından kaynaklanan enfeksiyon tehlikesi nedeniyle önerilmez. Yüksek enfeksiyon riski sebebiyle, transplantasyonun ilk yılı içinde bahçe, tarla ve toprak işleriyle uğraşmamalısınız. Daha sonra bahçeyle az az uğraşabilirsiniz; fakat bitki dikimi ya da yaprak toplamak gibi işlerden sakınınız ve her zaman eldiven giyiniz.

   Ev Temizliği

Banyo ve mutfağı özellikle de buzdolabını düzenli olarak temizlemelisiniz. Özel dezenfektanlar gerekmez. Normal ev deterjanları ve sıvı ovma sabunları yeterlidir. Diğer odalarda alışılageldiği gibi temizlenmeli ve yatak takımları haftada bir değiştirilmelidir. Ev hayvanları beslemeyi önermiyoruz. Saksılı ev bitkilerinden kaçınınız.

   Bağışıklığı Baskılayıcı İlaçlar

Vücudunuz karaciğer dokusunun yabancı olduğunu fark eder ve bağışıklık sisteminiz bu ‘işgalciye’ karşı saldırıya geçer. Bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar bağışıklık sisteminizin yanıtını zayıflatarak nakledilen karaciğerin reddine engel olur. Bununla birlikte, aynı zamanda, bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar sizi enfeksiyonlara karşı daha eğilimli kılarlar. Bu yüzden reddi engellemek ve enfeksiyona karşı yeterli savunmayı sürdürebilmek için çelişen gereksinimler arasında bir dengeye ihtiyaç duyulur.
Neyse ki, nakledilmiş bir organı korumak için gereken bağışıklığı baskılayıcı ilaç miktarı ameliyat sonrasındaki ilk aylardan sonra düşer. Yine de bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar, transplantasyondan sonraki birçok yıl boyunca gereklidir ve hiçbir zaman, doktorunuzun izni olmadan, dozları atlamamalı ve ilaç miktarını düşürmemelisiniz.
Tüm bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar bazı yan etkilere neden olabilmektedir. Doktorlar, bağışıklığı baskılayıcıları içeren bir kombinasyonun her bir ilacın yan etkilerini indirgerken, aynı zamanda ideale yakın bir bağışıklığı baskılama düzeyinin korunabildiğini saptadılar. Sonuç olarak, tedaviniz muhtemelen birkaç bağışıklığı baskılayıcı ilacın bir karışımını içerecektir.
Vücudunuz karaciğer dokusunun yabancı olduğunu fark eder.
Bağışıklığı baskılayıcı (immunsupresif) ilaçlar transplantasyon ameliyatından sonra ömür boyu kullanılacaktır.
Hastaların bu ilaçlara karşı değişik reaksiyonlar vermeleri yüzünden, her bir bağışıklığı baskılayıcı rejim hastanın kişisel ihtiyaçlarına göre düzenlenir. Eğer diğer hastalar sizden farklı ya da daha çok veya daha az ilaç alıyorlarsa endişelenmeyin.
Aşağıda en yaygın bağışıklığı baskılayıcı ilaçların genel bir özetini bulacaksınız. Bu bilgi her ilacın tüm yönlerini kapsamaz ve daha başka sorularınız varsa doktorunuza ya da transplantasyon ekibinize danışmalısınız. Çoğu insanın verilen tüm yan etkileri yaşamadıklarını ve zamanla dozunuzun azaltılarak daha az yan etki yaşayacağınızı unutmayınız.

Bazı bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar yaşam boyu kullanılırken bazıları sadece red dönemlerini tedavi etmek amacıyla kullanılırlar.

   Uzun Süreli Kullanılanlar

Azatioprine (Imuran)

Mycophenolate Mophetil (Cellcept)

Prednisolone (Codelton)

Tacrolimus (Prograf)

Siklosporin (Sandimmun, Neoral)

Sirolimus (Rapamune)

Mycophenolic acid (Myfortic)

Kortikosteroidler (prednisolone ve metilprednisolone)
Kortikosteroidler (kortizon) organ reddini önlemek için ömür boyu kullanılabildiği gibi uygun hastalarda sorun olmadığında ameliyatan sonraki 6 ay içinde kesilebilirler. Kısa süreli ve yüksek dozlarda ise rejeksiyon tedavisinde kullanılırlar. Kortikosteroidler böbrek üstü bezlerinden doğal yollarla üretilir ve çoğu dokunun normal fonksiyonu için gereklidir. Vücut 24 saatlik bir ritim içinde kortikosteroid üretir; sabahın erken saatlerindeki en yüksek konsantrasyonu gün boyunca bir düşüş izler. İşte bu nedenle, sabahları ilk olarak kortikosteroid ilaçlarınızı almanız gerekir; böylece vücudunuzun doğal ritmini yakalayabilirsiniz. Bazı hastalar kortizonu sabahları tek doz bazıları da sabah-akşam olmak üzere iki kere alabilirler. Kortikosteroidler genellikle siklosporin veya takrolimus ile kullanılırlar.


   Kortikosteroidleri Kullanma

Kortikosteroid dozunuz kilonuza, tıbbi durumunuza ve transplantasyondan beri geçen zamana göre hesaplanacaktır. Tabletleri öğünlerle birlikte alınız. Tabletleri, eğer günde bir kez alıyorsanız, sabahları kahvaltıda alınız.

   Yan Etkileri

Kortikosteroidlerin kısa süreli yan etkileri aşağıdakileri içerir:
Enfeksiyona karşı artan yatkınlık, yara iyileşmesinde bozulmalar
Ateş ve enfeksiyonun diğer belirtilerini baskılama

Kan şekerinin artması
Mutluluk halinden ajitasyon ve konfüzyona kadar değişen ruh hali değişiklikleri

Bazı hallerde depresyon
Uzun dönemde kortikosteroidlerin yan etkileri, ihtiyaç duyulan toplam tedavi dozu ile ilişkili olma eğilimi gösterir. Dozaja bağlı olarak kortikosteroidler, aşağıdakilere sebep olabilir:


Vücut yağı dağılımında bir kayma (Ensede yağlanma – şişkin yanaklar, kamburlaşmış sırt)
Kemik incelmesi ve zayıflaması, kas güçsüzlüğü
Yüksek kan basıncına artan eğilim
Deri kalınlığında azalma ve kolay berelenmeye yatkınlık Diyabet
Gözde katarakt • Aknede ya da yüz tüylerinin büyümesinde bir miktar artış
İştah artışı ve sonucunda kilo alımı
Gastrointestinal yan etkiler, ülser veya göğüs yanması.

Bu yan etkiler listesi oldukça korkutucu gözükse de, bugünlerde organ reddini engellemek için kullanılan düşük dozdaki kortikosteroidlerle bu kötü yan etkilerin geçmişe göre çok daha az görüldüğünü vurgulamak gerekir. Diğer bağışıklığı baskılayıcı ilaçlarla kıyaslandığında kortikosteroidler bazı avantajlara sahiptir: kemik iliğini baskılamazlar, diğer ilaçlarla kombinasyon içinde kullanılabilirler ve nakledilen organ üzerine doğrudan toksik etkileri yoktur.

   Önlemler

Eğer gebelik ya da emzirme dönemindeyseniz bu ilacı almanın yararları, size, fetüsünüze ve bebeğinize vereceği potansiyel zararlarla karşılaştırılmalıdır. Gebe olduğunuzu düşünüyorsanız doktorunuz veya transplantasyon ekibinize hemen danışın.
Kortikosteroidler diğer ilaçlarla kombinasyon içinde kullanılabilirler.

   Imuran (Azatioprin)

Azatioprin, hücrelerin bölünme yeteneğini engelleyerek etki gösterir.
Her zaman diğer immunosupresiflerle, mesela siklosporin veya takrolimus ile birlikte verilir; böylece diğer ilaçlardan az dozlarda kullanılabilir. Azatioprinler diğer bir ilacın yan etkilerinedeni ile immunsupresiv ilaçları içeren yeni bir kombinasyonu gerektirdiğinde de yararlı alternatiflerdir. Tüm transplantasyon hastaları azatioprin almaz; bu yüzden eğer bağışıklığı baskılayıcı ilaçlarınız arasında yer almıyorsa korkmayın.

   Azatioprin (Imuran)Kullanımı

Dozunuz, kilonuza, tıbbi durumunuza ve transplantasyondan beri geçen zamana göre hesaplanacaktır.
Tabletlerinizi günün herhangi bir vaktinde alabilirsiniz; fakat ilaçlarınızı her gün aynı zamanda alarak kendinize bir rutin oluşturmaya çalışın.

   Yan Etkileri

Kemik iliği hücreleri azatioprine karşı çok duyarlıdırlar. Azatioprin alan hastalarda kansızlık (anemi), trombosit sayılarında düşme ve kanama bozuklukları, en sıkta beyaz küre (lökosit) sayılarında düşme ve enfeksiyonlara eğilim görülür. Bu yüzden kararlı bir azatioprin dozuna ulaşılana kadar doktorun sık sık kan hücrelerini sayması gereklidir. Eğer kan hücre sayımı düşükse, bir süre için bu ilacı almayı kesmek ve kemik iliğine toparlanması için zaman vermek zorunda kalabilirsiniz.

Bunlara ek olarak azatioprin aşağıdakilere sebep olabilir:

Saç dökülmesi

Karın ağrısı

Kusma

İshal

Mide bulantısı gibi sindirim sistemi sorunları

Ateş

Eklem ağrıları

Karaciğer fonksiyonlarında bozulma

Artan tümör riskleri (lenfoma)
Bu liste kaygılandırıcı görünse de, bu yan etkilerin sıklığının düşük olduğunu
kaydetmek önemlidir. Eğer ilaç kesilirse azatioprinin kemik iliğindeki etkileri geri dönüşümlüdür. Azatioprin organ reddini engellemek için 35 yıldan fazla süredir kullanılmaktadır ve organ reddini engellemek için gereken düşük dozlar insanların çoğu için güvenlidir.
Bütün transplantasyon hastaları azatioprin kullanmaz. Bugün azatiopirin yerine sıklıkla mycophenolate mophetil (Cellcept) kullanılmaktadır

Eğer gebelik ya da emzirme dönemindeyseniz bu ilacı almanın yararları, size, fetüsünüze ve bebeğinize vereceği potansiyel zararlarla karşılaştırılmalıdır. Gebe olduğunuzu düşünüyorsanız doktorunuz veya transplantasyon ekibinize hemen danışın.

   Prograf (Takrolimus)

Siklosprin gibi takrolimus da T-hücrelerinin işlevini bloke eder ve bunların karaciğerinize saldırarak zarar vermesini engeller. Takrolimus, genellikle kortikosteroidler ve bazen de azatioprinle veya cellcept ile kombinasyon halinde oral olarak alınır; vücudunuzda dolaşan takrolimus konsantrasyonu bir kan testi ile ölçülür ve sonuçlara göre dozu ayarlanır. İlacınızın dozu giderek azalacaktır.

Takrolimus aldığınız ilk birkaç ay boyunca sık sık kan testi olacaksınız; böylece ilacın etkisi kadar yan etkileri de izlenebilecektir.

   Prograf (Takrolimus) Kullanımı (1 ve 5 mg’lık kapsüller)

Dozunuz kilonuza, kan düzeyinize, tıbbi durumunuza, laboratuar test sonuçları ve herhangi bir yan etkinin varlığına göre hesaplanacaktır. Günlük toplam miktar bölünmeli ve 12 saatlik aralarla iki doz halinde alınmalıdır.
Kapsülü paketinden çıkarıp bol su ile hemen yutunuz.
Kapsüller, öğünlerden bir saat önce veya iki-üç saat sonra alınmalıdır.
Check-up yapılacak ziyaret gününüzde kan örneğinizi verene kadar takrolimus almayınız. Yanınızda ilacınızı getirmeyi unutmayınız ki, kan testini yaptırır yaptırmaz içebilirsiniz.

   Yan Etkileri

Takrolimusun yan etkileri şunlardır:


Böbrek fonksiyonlarında bozukluk

Yüksek tansiyon

Uyku düzensizliği

Bir miktar yükselmiş kan şekeri düzeyleri

Ellerde ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanma

El titremesi (tremor)

Baş ağrıları
Transplant ekibiniz ilacınızı siklosporin-den takrolimusa veya takrolimustan-siklosporine değiştirebilir. Bu devam eden doku reddini engellemek veya yan etkileri ortadan kaldırmak amacı ile yapılır. Takrolimus ve siklosporini aynı anda asla almayınız.

Bu yan etkilerin çoğu takrolimusun dozu düşürülerek ortadan kaldırılabilir ya da azaltılabilir. Muhtemelen bu yan etkilerin hepsini birden ya da en azından çoğunu yaşamayacağınızı ve zamanla aldığınız doz düştükçe daha azının ortaya çıkacağını unutmayın.
Takrolimus sık kullanılan birçok ilaçla etkileşim gösterir. Herhangi bir yeni ilacı almadan önce her zaman doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizin onayınızı alınız. Bunlara eczanelerden reçetesiz olarak alabileceğiniz ilaçlar da dahildir. Eğer gebelik ya da emzirme dönemindeyseniz bu ilacı almanın yararları, size, fetüsünüze ve bebeğinize vereceği potansiyel zararlarla karşılaştırılmalıdır. Gebe olduğunuzu düşünüyorsanız doktorunuz veya transplantasyon ekibinize hemen danışın.


   Siklosporin (Sandimmune/Neoral)

Siklosporin T-hücrelerinin (bir akyuvar türü) etkinliğini engelleyerek etki gösterirler; Siklosporin genelde kortikosteroidler ve/veya azatioprin ile kombinasyon içinde oral olarak verilir. Vücudunuzda dolaşan siklosporinin konsantrasyonu bir kan testi ile ölçülür ve dozu ayarlanır. Siklosporin ve takrolimus immun sisteminizi baskılayan esas ilaçlardır.

   Siklosporin (Sandimmun/Neoral) kullanımı

Dozunuz kilonuza, kan düzeylerinize, tıbbi durumunuza, laboratuar test sonuçlarına ve herhangi bir yan etkinin varlığına göre hesaplanacaktır. Eğer siklosporini günde iki kez alıyorsanız, dozlarınız 12 saatte bir olmalıdır.
Check-up yapılacak ziyaret gününüzde kan örneğinizi verene kadar siklosporin almayınız. Yanınızda ilacınızı getirmeyi unutmayınız; böylece kan testini yaptırır yaptırmaz ilacınızı alabilirsiniz.
Siklosporinin iki formülasyonu vardır: sıvı ve kapsül. Ayrıca siklosporinin sandimmune dışında yeni bir formülü vardır, Neoral, emiliminde safraya bağımlılığı eski formülü olan sandimmune göre daha azdır. Ayrıca daha az değişken kan düzeyleri sağlar.

   Sıvı Form

Siklosporinin oral sıvı formu dikkatli bir hazırlık gerektirir çünkü uzun sürelerde güneş ışığında tutulduğunda kimyasal olarak dayanıksızdır. Siklosporin yağlı bir sıvı olduğu için suda iyi çözünmez ve bu ilacı kullanan hastalar aşağıdaki talimatları izlemek zorundadırlar:

Verilen pipetle reçetede yazılan siklosporin miktarını dikkatlice karıştırınız
ve sıvıyı bir bardak, seramik ya da kupa içerisine koyun.

Plastik ya da polistiren bardak kullanmayın.

Bir metal kaşık kullanarak siklosporini süt, kakaolu süt veya elma suyu ile iyice karıştırın. Karıştırılan içecek oda sıcaklığında olmalıdır.

Greyfurt suyu kullanmayın.

Karışımı hemen için ve tüm dozu aldığınızdan emin olmak için bardağı daha fazla süt veya meyve suyu ile çalkalayın.

Pipetin dışını tek kullanımlık yumuşak bir kağıtla kurulayın ve koruyucu kılıfına geri koyun. Pipeti hiçbir zaman su ya da diğer temizleme ürünleri ile temizlemeyiniz.

Siklosporin ilacınızı her gün aynı zamanda alın.

Siklosporini buzdolabında saklamayın. İlacınızı ışık görmeyen serin ve kuru bir yerde saklayın.
Siklosporin aldığınız ilk birkaç ay boyunca sık sık kan testi olacaksınız; böylece ilacın etkisi kadar yan etkileri de izlenebile-cektir.

   Kapsüller

Bazı hastalar kapsül kullanmayı sıvı forma kıyasla daha kolay bulurlar. Hastalar kapsülleri biraz süt, kakaolu süt veya meyve suyuyla almalıdırlar. Greyfurt suyu ile asla almayınız. Kapsülleri her gün aynı saatte almalısınız. Kapsülleri kabından çıkarır çıkarmaz yutun.

   Yan Etkileri

Siklosporinin bazı yan etkileri şunlardır:


Böbrek fonksiyonlarında bozukluk

Yüksek tansiyon

Dişeti kalınlaşması

Kan yağlarında artış
Kıllanmada artış

El titremesi (Tremor)

Diyare, kusma ve bulantı gibi gastroentestinal sorunlar

Karaciğer fonksiyon bozuklukları

Baş ağrıları

Bu yan etkilerin çoğu siklosporin dozu düşürülünce azalacak ya da yok olacaktır. Muhtemelen bu yan etkilerin hepsini birden ya da en azından çoğunu yaşamayacağınızı ve zamanla aldığınız doz düştükçe daha azının ortaya çıkacağını unutmayın.

Siklosporin sık kullanılan birçok ilaçla etkileşim gösterir. Herhangi bir yeni ilacı almadan önce her zaman doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizin onayınızı alınız. Bunlara eczanelerden reçetesiz olarak alabileceğiniz ilaçlar da dahildir. Eğer gebelik ya da emzirme dönemindeyseniz bu ilacı almanın yararları, size,fetüsünüze ve bebeğinize vereceği potansiyel zararlarla karşılaştırılmalıdır. Gebe olduğunuzu düşünüyorsanız doktorunuz veya transplantasyon ekibinize hemen danışın.


   İlaç Kontrol Listesi

Aşağıdaki kurallar bütün ilaçlara uygulanır:

İlaçlarınızı her gün aynı zamanda alınız.

Daha iyi hissetseniz bile dozu hiçbir zaman kendi başınıza değiştirmeyin ya da kesmeyin.

Eğer kazayla önerilenden fazla bir doz alırsanız, doktorunuza hemen bildiriniz.

İlacınızın sadece sizin için olduğunu unutmayınız.

Etikette belirtilen son kullanma tarihinden sonra
hiçbir ilacı kullanmayınız. Kullanılmayan ilaçları transplant servisine geri götürünüz
İlacınızı alırken ortaya çıkan yeni ya da alışılmadık herhangi bir yan etkiden doktorunuzu ya da transplantasyon ekibini haberdar ediniz.

Doktorunuzun izni olmadan reçetesiz satılan ilaçlardan almayınız.

İlaçlarınızı serin, kuru, ışık almayan ve çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklayınız.

Doktorunuz ya da eczacınız aksini söylemediği takdirde ilaçlarınızı buzdolabında saklamayınız.

Hafta sonları veya uzun tatillere girmeden önce veya uzun seyahatlere giderken yanınızda yeteri kadar ilaç olduğundan emin olun.
   Ameliyat Sonrası Komplikasyonlar

Önemli bir ameliyat geçiren tüm hastalar ameliyat sonrası komplikasyonları yaşayabilirler. Transplantasyon hastalarının çoğunluğu ameliyattan sonraki ilk birkaç hafta içinde bazı komplikasyonlar yaşayabilirler, bu nedenle siz de birtakım problemlerle karşılaşırsanız endişelenmemelisiniz. Transplantasyon ekibiniz komplikasyonları azaltmak için ellerinden geleni yapacaklar ve ortaya çıkanları da hızla tedavi edeceklerdir.

   Red (Rejeksiyon)

Transplantasyon ameliyatı sonrası ilk haftalar içinde birçok hasta en az bir bazen de birkaç kez red atağı geçirirler. İlk başta hiçbir fiziksel red bulgusu olmayabilir; fakat, açıklanamayan hafif bir ateş ya da genel bir halsizlik gibi genel iyi olma hissinizde küçük bir değişiklik fark edebilirsiniz. Sıklıkla karaciğer fonksiyon testlerindeki bozukluklar ile anlaşılır.

   Rejeksiyon Tedavisi

Redden şüphelenildiğinde, bu, genellikle bir karaciğer biyopsisiyle doğrulanır. Orta ya da ağır bir reddiniz varsa üç ardışık gün boyunca yüksek doz kortizon tedavisi başlanır( pulse steroid). Bir hafta sonra tedavinin etkili olup olmadığını görmek için bir biyopsi yapılabilir. Eğer steroid tedavisinden sonra red hâlâ mevcutsa, ya da kötüleşiyorsa, veya kısa bir zaman sonra red tekrar ortaya çıkarsa, daha güçlü bir bağışıklığı baskılayıcı tedavi uygulanır. Tedaviden bir hafta sonra, reddin kontrol altına alınıp alınmadığını anlamak için bir biopsi daha yapılabilir. Neyse ki, artık yeni ve güçlü immunsupresif (Bağışıklığı baskılayıcı) ilaçlarla artık önlenemeyen red olayları pek yaşanmamaktadır.

   Enfeksiyon

Organ reddini engellemek için bağışıklık sisteminizi baskılamak gereklidir.
Fakat bu aynı zamanda vücudunuzun enfeksiyonla savaşma gücünü de zayıflatır. Ameliyat sonrası ilk dönemde soğuk algınlığı ve gribe daha yatkın olduğunuzu fark edeceksiniz.

   Enfeksiyonu Önleme

Bizi çevreleyen dünya mikroplarla doludur ve potansiyel olarak enfeksiyöz organizmalarla olan temasınızı kısıtlamak önemli olsa da bir ‘baloncuk’ içinde yaşamanız gerekmez. Yaşam tarzınızı aşırı derecede kısıtlamadan sizin ve ailenizin enfeksiyon riskini düşürmek için alabileceği basit önlemler vardır. Bunlar aşağıdakileri içerir:



Yeterince dinlenmek

Sağlıklı ve dengeli beslenmek

Düzenli olarak egzersiz yapmak ve kilonuzu kabul edilebilir sınırlarda tutmak

Grip döneminde kalabalık alışveriş merkezlerinden, tiyatrolardan sinemalardan kaçınmak

Soğuk algınlığı ve nezle gibi etkin enfeksiyonları taşıyan kişilerle yakın teması azaltmak

Tuvaletten sonra ve yemekten önce ellerinizi iyice yıkamak

Küçük kesik ve sıyrıkları hemen temizlemek ve bir yara bandıyla örtmek

Bahçeyle çiçeklerle, ya da diğer kirli işlerle uğraşırken eldiven giymek

Sigara içmemek!
   Enfeksiyon Belirtileri

Bazen bir enfeksiyon engellenemez. Aşağıdakileri yaşıyorsanız hemen doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizle bağlantıya geçiniz:

Bir günden uzun süren 38ºC’nin üstündeki tüm ateşler (özellikle buna üşüme eşlik ediyorsa)

Diyare, bulantı, kusma ya da açıklanamayan baş ağrısı

Yorgunluk, iştahsızlık

Nefes darlığı, idrarda yanma, abdominal ağrı

Deri veya göz renginizde değişiklik, deride döküntü, yutkunurken
ağrı ve zorluk

Anormal Böbrek Fonksiyonları
Bazı hastalarda siklosporin (Sandimmun) ve takrolimus (Prograf) tedavileri anormal böbrek fonksiyonlarına sebep olabilir. Böbrek fonksiyonlarında bir kötüleşme üre ve kreatinin düzeyleri ile kolayca ölçülebilir. Bu iki atık ürün, siklosporin veya takrolimus toksisitesi yüzünden böbrek yetersiz çalıştığında , anormal düzeylere yükselir. Bu yan etkiler çoğu zaman dozla ilişkilidir ve genellikle doz azaltıldığında kontrol altına alınır. Anormal böbrek fonksiyonlarının anlaşılması zor olabilir, fakat geceleri idrara aşırı düzeyde çıktığınızı ya da sürekli yorgun hissettiğinizi fark ettiğinizde veya yeterli sıvı almanıza rağmen idrar miktarınızda belirgin azalma oluyorsa doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizle bağlantıya geçiniz.

   **Bu yan etkiler çoğu zaman dozla ilişkilidir.

   Diyabet

Diyabet, kanınızdaki şeker oranında artıştır. Uzun vadede diyabet, böbrek yetersizliği, körlük, dolaşım bozuklukları ve kol ve bacaklarda duyu kaybına yol açabilir. Aldığınız bazı bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar diyabete sebep olabilir. Aşağıdakilerin herhangi birini fark ederseniz doktorunuz ya da transplantasyon ekibinizi haberdar ediniz:

Artan susuzluk

İdrara çıkma sıklığında artış

Bulanık görüş

Bilinç bulanıklığı
Kilo vererek, dikkatli bir perhizi sürdürerek ve düzenli egzersiz yaparak kan şekeri düzeyinizi düşürebilirsiniz. Oral bir anti-diyabetik ilaç veya insülin enjeksiyonu gerekli olabilir. Eğer sizde diyabet ortaya çıkarsa, bu sorunla başa çıkmanıza yardım etmek için özel bir tedavi göreceksiniz.

   Yüksek Kan Basıncı (Hipertansiyon)

Yüksek kan basıncı ve kalp hastalıkları insanlar yaşlandıkça daha sık görülen yaygın rahatsızlıklardır. Kan basıncınız almak zorunda olduğunuz bazı ilaçların
bir yan etkisi olarak yükselebilir. Eğer yüksek kan basıncı tedavi edilmeden bırakılırsa kalbi zayıflatabilir ve kan damarlarının yaşlanmasına sebep olabilir. Bu yüzden kan basıncınızı kontrol etmek için ilave ilaçlar almak zorunda kalabilirsiniz. Ayrıca, idrar çıkışınızı artırmak ve vücudunuzdan istenmeyen fazla sıvıları atmak için bir diüretik (su hapı) alabilirsiniz.
Kan basıncınızı kontrol etmek için ilave ilaçlar almak zorunda kalabilirsiniz.
Yaşam tarzınızı düzenlemek de kan basıncınızı düşürmeye yardım edebilir. Stresten kaçınmayı deneyin, az tuzlu bir perhiz izleyin, sigarayı bırakın ve düzenli olarak egzersiz yapın.

   Kanser

Tüm bağışıklığı baskılayıcı ilaçlar, kanser oluşma riskini hafifçe arttırabilirler, özellikle B-hücre (bir tür beyaz küre) lenfoması. Bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanan herkes için kanser ortaya çıkma olasılığı mevcuttur ama bu risk küçüktür (% 3’ ten küçük). Transplantasyon hastalarında deri kanserinin ortaya çıkma olasılığı daha fazladır. Bu yüzden kendinizi güneşten koruyacak önlemler almalısınız.

   Nörolojik Komplikasyonlar

Siklosporin ve takrolimus uykusuzluk, kabus ya da karışık rüyalar gibi uyku bozukluklarına sebep olabilir. Kendinizi sinirli hissedebilir ve ani ruh hali değişiklikleri yaşayabilirsiniz. Bazı hastalar konsantre olma ve hatırlama güçlüğü çeker. Ellerinizin titrediğini ya da ellerinizde ve ayaklarınızda bir karıncalanma hissi olduğunu fark edebilirsiniz. Bu yan etkiler genellikle ameliyattan kısa bir süre sonra ortaya çıkar ve ilaç dozu düştükçe azalır.
Kendinizi sinirli hissedebilir ve ani ruh hali değişiklikleri yaşayabilirsiniz.

   Psikiyatrik Sorunlar

Transplantasyon hastalarının ilk heyecanının bitmesiyle endişelenmesi ve depresif olması alışılmadık bir şey değildir. Görünüşteki değişiklikler bazı hastaları, özellikle kadın ve çocukları rahatsız edebilir. Transplantasyon ameliyatından sonra hayatınızın eskisi gibi olmayacağından ve özürlü ya da şekli değişmiş olmaktan korkabilirsiniz. Bu, aile içinde sorunlara ya da gerilime neden olabilir. Eşiniz ya da aileniz için özel ihtiyaçlarınızı anlamak zor olabilir. Evdeki hayatınızı
ayarlamakta size ve ailenize yardımcı olmak ve sonunda sizi, işe veya okula dönmeye hazırlamak için danışmanlık hizmetleri bulunmaktadır. Bu tür hizmetler hakkında doktorunuza ya da transplantasyon ekibinizle bağlantıya geçmelisiniz; böylece, bu tip problemler engellenebilir ya da çözülebilir.

   Yaşam Kalitesi

Başka bir karaciğeri birine nakletmek arabanın motorunu değiştirmeye benzemez. Hayatınızda bazı değişiklikler yapmak zorundasınız, her gün ilaçlarınızı almak ve hastaneye olağan poliklinik ziyaretleri için gitmek gibi. Yine de, transplantasyon hastalarının çoğunluğunun, yaşam kaliteleri transplantasyon öncesi durumlarına kıyasla çok daha iyidir. Birçok insan için, nakledilmiş bir organ onlara ikinci ve değerli bir yaşam imkanı vermiş ve yeni bir başlangıcı simgelemiştir.
Transplantasyon hastalarının çoğunluğu, yaşam kalitelerinin çok iyi olduğuna inanırlar.

   Transplantasyon Ekibinizle İletişim

Bu sizin ana sorumluluğunuzdur. Siz ve karaciğer dokunuz birbirine uyduğu anda tıbbi bakımın amacı herhangi bir diğer sağlıklı insanınkiyle aynı olur; hastalıkları engelleme ve ortaya çıkan sorunları başarıyla tedavi etme. Siz ve transplantasyon ekibiniz ile diğer doktorlar arasındaki iletişim daima iyi olmanız için zorunludur. Bütün size bakan doktorların transplantasyonunuzun, aldığınız ilaçların ve sağlıklı kalmak için almak zorunda olduğunuz önlemlerin bilincinde olduğundan emin olun. Tıbbi ayrıntılarınızın yanlışsız ve güncel kaydını tutun: kan basıncı, nabız, ilaçlarda veya dozajda değişiklik, küçük enfeksiyonlar ve tedavileri, her tür yeni belirti ya da yan etki mutlaka kaydedilmelidir.
Vücudunuzu iyi tanıyın ve değişiklikleri doktorunuza söyleyiniz Tıbbi ayrıntılarınızın yanlışsız ve güncel kaydını tutun.


alıntı