Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Biz de Varız
»
Mozaik
»
Mozaik
»
Sosyal Hayatımızda Gizli Fakirleri Görebilmek
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Sosyal Hayatımızda Gizli Fakirleri Görebilmek (Okunma sayısı 1465 defa)
melleseferi
öMeR
Administrator
Hero Member
İleti: 20677
SiTe YöNeTiCiSi
Sosyal Hayatımızda Gizli Fakirleri Görebilmek
«
:
Temmuz 08, 2012, 12:05:25 ÖS »
Şunu baştan doğru tespit etmekte fayda vardır. Biz, bu yazımızda halk arasında miskinlere atfedilen anlamlar yüklemiyoruz. Her nedense halkımız miskinden daha çok uyuşuk, tembel ve(ya) hiçbir işe yaramaz zavallı bir kimseyi aklına getirmektedir. Halbuki Kuran-ı Kerim zekât kapsamına aldığı yoksulların yanında ayrı bir isimlendirme ile miskinleri de hemen aynı kategoride değerlendirmektedir. Dolayısıyla miskinler de yoksul kesime mensup insanlardır. Ancak İslâm âlimleri klâsik eserlerinde daha çok yoksulların ve miskinlerin maddî yetersizliklerinin boyutu üzerinde durmuşlar ve farklı sonuçlara varmışlardır. Kimilerine göre yoksullar daha çok muhtaç sahibidir, diğerlerine göre miskinler yoksullara göre daha fakirdir. Gerçek şu ki her iki kesim de yoksuldur ve dolayısıyla korunmaya muhtaçtır. Öyle ise aralarındaki bariz fark nedir. Kanaatimizce aralarındaki fark, maddî yetersizliklerin ötesinde bedenî ve şahsî özelliklerinde yatmaktadır. Miskinler, bir boyutuyla belki de bedenî veya zihnî özürlülüklerinden dolayı çalışma gücüne sahip olmayan ve dolayısıyla yoksullaşan sosyal kesimlerdir. Diğer yönüyle işgücü niteliği taşıdığı halde çoğu zaman kendinden kaynaklanmayan değişik sebeplerden dolayı iş bulamadığından dolayı işsiz güçsüz insanlardır. Ancak miskin kapsamına giren bu yoksullar, diğer bildiğimiz yoksullardan farklı olarak hakları oldukları halde asla yoksulluklarını bahane ederek ne devletten ne de başka kişilerden yardım isterler. Bu yönleriyle miskinler, aslında yoksulluk araştırmalarında genelde gizli veya sessiz yoksullar olarak bilinen fakirler kapsamına girmektedir. Tasavvufta zaten fakirler, Allah’tan başka hiçbir şeye muhtaç olmayan, yoksul oldukları halde kendi halleriyle memnun olan züht ve takva içinde yaşayan kanaat sahibi insanlar olarak tanımlanmaktadır. Kuran-ı Kerim, bu özel yoksul topluluğa mesakin (miskinler) demek suretiyle bu sosyal kesime atıfta bulunarak bunlara yönelik özel ilginin gösterilmesini emretmektedir. Nitekim Kuran-ı Kerim, zekât bağlamında yardıma muhtaç yoksullardan hemen sonra miskinleri de zikretmektedir. Miskinler, maddî yoksunluk içinde bulunan yoksullardan farklı olarak ayrı bir isimlendirme ile anılmaları hakikaten dikkat çekicidir. Bu durumda miskinler, yardıma muhtaçlığın dışında ayrı ve kendilerine has özellikler taşıyan nevi şahsına münhasır yoksullardır. Özellikle yoksul insanlardan farklı tutum ve davranışlar sergilediklerini esas alacak olursak miskinlerin karakterleri, şahsiyetleri ve psiko-sosyal yapıları da farklıdır.
Kendini Gizleyen Sessiz Yoksullar Açısından Miskinler
Miskin, Kuran-ı Kerim’de tekil olarak 11, çoğul olarak (mesâkîn) 12 yerde geçmektedir. Arapça’da sükûnet kökünden türeyen miskin, genelde hiç veya çok az bir mala (gelire) sahip olan aşırı yoksul bir kişi olduğu halde yoksulluğunu gizleyen sessiz bir insandır. Toplumda nice işsiz ve yoksul insan vardır ki, hiçbir gelire veya mala sahip değildir. Mutlak manada yoksul ve dolayısıyla yardıma muhtaç olduğu halde şahsî özelliklerinin bir tezahürü olarak (utanma duygusu, özveri, vakarlık, mahcubiyet vb.) miskinler, kamusal sosyal yardımlardan yararlanmak adına ne ilgili sosyal kurum ve kuruluşlara müracaat ederler, ne de dilencilik yaparlar. Ancak yardım talep etmedikleri için bu kesimi tamamen kendi hallerine bırakmak sosyal devlet veya sosyal duyarlı bir toplum için de uygun düşmez. Nitekim Kuran-ı Kerim'de fakirlere yardım edilmesini emreden şu âyet, aslında dolaylı olarak da olsa miskini târif etmektedir: " Verin o fakirlere ki, Allah yolunda kapanmışlardır. Şuraya buraya dolaşmazlar. İstemekten çekindikleri için, bilmeyen onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın, halkı bizar etmezler (usandırmazlar)" (El-Bakara; 2/273.). Miskinlerin ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde kesin bir emir ise şu âyette yer almaktadır: "Yakınına, miskine, yolcuya hakkını ver" (El-İsra; 17/26). Peygamberimizin (sav) yapmış olduğu tanıma göre miskin, "Kendini bir-iki hurmanın, bir-iki lokmanın geri çevirdiği dilenen bir insan değildir. Miskin, ihtiyaç içerisinde bulunduğu halde istemeyen, durumu halk tarafından bilinmediği için yardım edilmeyen, iffet ve nezâfet (temizlik) sahibi mümindir".(Riyâzü's-Sâlihin, I, 309). Sosyal sorumluluk ve yardımlaşma şuurunun tesisine yardımcı olan ilahî kaynaklı bu ince tespitlerden yola çıkarak, yoksullukla mücadelede sosyal devlete, bilinen klâsik sosyal politika yöntemlerinin dışında daha farklı ve daha hassas görevler düştüğü ifade edilmelidir. Bu bağlamda (sivil veya kamusal) sosyal yardım kaynakları, sadece yoksulluklarından dolayı devlet kapısını çalanlar için değil, yoksulluklarına rağmen özel şahsî hasletlerinden (edeplerinden) dolayı hiçbir şey isteyemeyen sessiz yoksullara da ayrılması zaruridir. Ancak miskinlere yapılacak sosyal yardım çok hassas bir konudur. Onun için onurlu ve şahsiyetli yoksulları incitmemek şartıyla maddî destekler mümkün mertebe gizlice ve sosyal teşvik mahiyetinde yapılmalıdır.
(Bakıma Muhtaç) Bedensel ve Zihinsel Özürlüler Açısından Miskinler
Aynı kökten gelen meskenet ise, (Al-Baraka 2-61; Âl-i İmran 3-112) daha çok horlanma, küçük düşme ve sıkıntı içinde yaşamak anlamlarına gelmektedir. Bu bağlamda miskin, bazen zelil (zihinsel ve ruhsal özürlüler) ve bedenen zayıf kişiler (ortopedik özürlüler) için de kullanılmaktadır. Dolayısıyla özürlüler grubuna giren dezavantajlı sosyal kesimlerde bulunan özellikler miskin kavramı içinde de yer almaktadır. Arapça'da miskin, aynı zamanda "hareket edemeyen" anlamına da gelmektedir. Herhalde aşırı fakirlik veya ileri derecede özürlülük gibi bedeni sarsan olağanüstü durumlar, kişiyi çökertip bilinçsiz, hareketsiz ve çaresiz bir duruma getirdiğinden, böylesi düşkünlere miskin denilmiştir. Bu raddeye varan miskinler, ayrıca bakıma muhtaç hâle de gelebilirler. Dolayısıyla bedenen hareketsiz hâle gelen ileri derecede özürlü ve yaşlı insanlar, hayatlarını idame ettirebilmek için başkalarının bakım hizmetlerine de ihtiyaç duyarlar. Bu yönüyle miskinler, bakıma muhtaç kronik hasta, özürlü ve yaşlılardan oluşan himayeye muhtaç özel bir sosyal kesimdir. Toplumun en zayıf halkasını teşkil eden ve sesini duyuramayan bakıma muhtaç miskinlerimize ahir ömürlerinde en insanî ve en güzel sosyal bakım hizmetlerini sunmak hem dinimizin, hem de insanlığımızın bir gereğidir. Kısacası C. Hak, bizlerden desteğe muhtaç sahipsiz ve sessiz gariplerle gönülden ilgilenmemizi istiyor. “Halka hizmet Hakka hizmet” sözünün özünü anlamak istiyorsak Kuran-ı Kerim’in ve Sünnet’in sosyal mesajlarının derinliklerini artık anlamaya gayret göstermeliyiz.
08.07.2012 – Milat
Kayıtlı
>>>>>>>>>>
bizdevariz.NET
<<<<<<<<<
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Biz de Varız
»
Mozaik
»
Mozaik
»
Sosyal Hayatımızda Gizli Fakirleri Görebilmek