*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Toplumumuzda engelliye bakış açısı  (Okunma sayısı 1470 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Toplumumuzda engelliye bakış açısı
« : Ekim 27, 2010, 01:06:26 ÖÖ »


Engelliler ve Aileleri Derneği Kayseri Başkanı Ömer YAZICI'ın Toplumumuzda Engelliye Bakış Açısı yazısı
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye engelli denir.
Biz normalde eğitim düzeyi düşük bir toplumuz. Fakat bizim şu ana kadar yapmış olduğumuz tesbitlerde gördük ki aydın dediğimiz tabaka da engellileri toplumdan saklıyor. Engelli bir tanıdığı ile veya akrabası ile dolaşmaktan, toplum içerisine çıkmaktan adeta utanıyor.
- Sizce bunun sebebi ne?
- Özellikle toplumun ilgisinden çekiniyor yani bakmasından rahatsız oluyor. Çünkü maalesef toplumumuz bir engelli ile ilgilenmesi gerektiği gibi ilgilenmiyor. Bir engelli gördüğü zaman dikkatli bir şekilde, üstelik defalarca bakıyor. Bu da normal olarak hem engelliyi hem de yanındakileri rahatsız ediyor. Burada oldukça dikkat çekici bir hususu belirtmek istiyorum.
Türkiye\'de engelliler ile ilgili hukuki hakları genellikle görme engelliler almıştır. Bunun da sebebi şudur. Bir görme engellinin önce düşünen bir beyni vardır. İkincisi etrafındaki, karşısındaki insanların ona bakışından rahatsız olmamaktadır. Çünkü onların bakışlarını görmüyor. Mesela bir ortopedik engelli sizin bakışınızın acıyarak mı yoksa kızarak mı olduğunu anlar. Ama bir görme engelli bunu anlamaz. Ayrıca görme engelliler, eğitim alanında da gerek kendi çabaları ile gerekse devletin katkıları ile bayağı bir başarı elde etmişlerdir. Sosyal alanda eğitim görmüş görme engelliler, dolayısıyla toplumun katmanlarıyla daha çok iletişim kurmuşlar ve bu şekilde daha çok hak elde edebilmişlerdir. Toplumun bakış açısı özellikle acıyarak olmaktadır. Yani bu vatandaşların da benim gibi hakları vardır, benim gibi ihtiyaçları vardır, biçiminde değil de acıma hisleri ile engelliye bakmaktadırlar. Oysa ona acıyarak bakmak yerine onun da ihtiyaçları olduğu düşünülmelidir. Çünkü acımak hiç bir problemi çözmüyor. Bu yüzden insanlarımızın mutlak eğitilmeleri dolayısıyla engellinin toplumla ve toplumun da engelli ile bağının çok iyi kurulması gerekmektedir. İnsanların durumu böyle düşünmesi lazım.
“ENGELLİYE YAPILAN YATIRIM, İNSANLIĞIN GELECEĞİNE YAPILAN YATIRIMDIR”
Yolda giderken arkanızdan ya da önünüzden bağırarak yolu tarif etmeye, sizi yönlendirmeye çalışıyorlar. Sonuç bizim için hiç de iyi olmuyor. Eğer yardım edeceksen kolundan ya da elinden tutup yardım et. Uzaktan kumandayla yardım olmaz. Çünkü bakış açısı farklı. Görme engelli bir arkadaşımızın hayatında başından geçen bir olayı paylaşmak isterim anlatayım. “Arkadaşımız eve gitmek için otobüs durağında beklerken tanımadığım bir vatandaş arkadaşımıza çalışıp çalışmadığını sormuş. Arkadaşımız da çalıştığını ifade etmiş. Peki kaç yıldır çalışıyorsunuz, diye sormuş. Yaklaşık yirmi yıldır, dediğimde. Abi demiş, sizin emekliliğin gelmiş, niye emekli olmuyorsunuz? Arkadaşım vatandaşa demiş ki, siz çalışıyor musunuz? Evet, dedi. Kaç yıldır çalışıyorsunuz, dedim. 27-28 yıl da benim oldu, dedi. Ona, siz niye emekli olmuyorsunuz, diye sormuş. Deniş ki, benim çoluk çocuk var. Bunlar şimdi okuyorlar, evlilikleri de var, falan filan... Şimdi sen kendi çocuğunu düşünüyorsun, onların okumalarını, evlenmelerini düşünüyorsun da benim çoluk çocuğumun da olabileceğini niye düşünmüyorsun?” İşte bize temelde insan olarak bakılmadığı için, yani aynı seviyede bir insan olarak görülmediğimiz için bize bu tür sorular yöneltebiliyorlar. Toplumun, engelliye bakış açısı nasıl? Beğendiniz mi?...
Engellilik konusunda toplumda ciddi bir ayrımcılık var. Ülkemizde de, yasal boyut ve devlet düzeyinde sunulan hizmet dahil, ciddi bir ayrımcılık yaşanıyor. Toplumda engellilik, yoksullukla, cahillikle ilintili olarak görülür. Engelliliğin genetik olduğu gibi yargılar oluşmuş durumda. Biz, şunu söylemek istiyoruz; ‘Engellilik’ cahillikle, yoksullukla doğrudan ilintili değil. ‘‘Engelli’ demek ‘hasta olmak’ demek değildir. Engelliliğin içinde bir kronik hastalık boyutu var ama genel olarak bir hastalık olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Ayrımcılığa uğrayanların ifade ettikleri toplumsal yaşamda maruz kaldıkları ayrımcılıkları ise aşağıdaki gibi gruplamak olanaklıdır.
Engellilerin Yaşadıkları Sorunlar…
1) İnsanların bakışları rahatsız ediyor
Acıma bakışları, tuhaf\\garip bakışlar (bazen acıma bazen de duyarsızlık)
2) Acıma
3) Toplumun önyargısı
Engellileri muhtaç ve zavallı görüyorlar, insanlar engellilerin bir şeyleri başarabileceğine inanmıyorlar, kadın erkek ilişkileri açısından önyargıları var.
4)Toplumsal duyarsızlık ve toplumdan dışlanma
Duyarsızlık, dikkate almama, yok sayma
5) Aşağılama ve hor görme
Aşağılıyorlar ve hor görüyorlar, dalga geçiyorlar, küçümsenme, rencide edici sözler
6) İkinci sınıf yurttaş olarak bakılıyor .
7) Fazla korumacı davranıyorlar
8) Fiziksel düzenlemeler yok
9) İnsanların tutumu ve davranışları farklı oluyor
10) İnsanlar ya umursamazlar ya da üzerine çok düşülüyor
11) İletişim sorunu ve güçlüğü
Engellilerin çalışma yaşamlarında yaşadıkları sorunlar eğitim, ulaşım, fiziksel çevre, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda yaşanılan fırsat eşitsizliklerinden kaynaklanmaktadır. İstihdam öncesi eğitim, mesleki eğitim ve özel eğitim programları ile yeterince korunamayan engelliler vasıfsız olmaları nedeniyle ya istihdam edilememekte ya da düşük ücretli, basit, uzmanlık gerektirmeyen işlerde istihdam edilmektedirler. Fiziksel çevrenin ve ulaşım sistemlerinin engellilere uygun tasarlanmaması engellilerin toplumsal yaşamda yer almalarını önemli ölçüde etkilemektedir. Sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinden yeterince faydalanamamış engelliler ise çalışma güçlerini yitirdikleri için işgücü piyasasında yer alamamaktadırlar.
Engelliler her alanda olduğu gibi iş yerinde de fırsat eşitliğinden yoksun olmaktan kaynaklı sorunlar yaşamaktadırlar. İşin ve işyerinin özelliklerine uygun olmayışı, işyerinde kullanmaları gerekli araç-gereçlerin engellerinin gereksinimlerine cevap vermeyişi, gerek iş arkadaşları gerek amirleri tarafından uğradıkları olumsuz tutumlar engellilerin işyerlerinde karşılaştıkları bazı ayrımcılık örneklerini oluşturmaktadır.
Araştırmada, çalışan engellilerin düşük ücretli, az vasıf gerektiren basit işlerde çalıştıkları, ayrıca yüksek engel dereceli, cihaz, yardımcı araç kullanan engellilerin çalışma hayatında çok az yer aldıkları görülmüştür. Araştırmada engellilerin çalışma yaşamlarına yönelik politikaların ve düzenlemelerin olmadığı, çalışan engellilerin çalışma yaşamı gereksinimleri hakkında bilinçli olmadıkları ortaya çıkmıştır.
Şehrimizde engelli aileleri bir şekilde marjinalleşmiş durumda. Bizim toplumumuz engelliye nasıl davranılacağını bilemediği için, o insanlar marjinalleşiyor. Engellilik konusunda özel eğitim, bakımevi, yurtlar vb. şeylerle insanları toplumdan kopartıp, belli mekanlara doldurmak bir ayrımcılıktır. Bunlar, engellinin toplumdan soyutlanması anlamına geliyor. Dünyada bu uygulamalardan vazgeçildi. Onun için, Özürlüler Kanunu ile ilgili yapılan ayrımcılığı kaldırmak için mücadele ediyoruz. Bu kanunda önceliğimiz ayrımcılık. Dünyada 1970’li yıllardan itibaren Özürlüler Kanunu çıkmaya başladı. Bu şu demekti; devlet engellilere sunduğu hizmeti yeniden düzenliyor. Yani, artık engellilerin sorunları, insan hakları açısından ele alınacak. Peki ya şehrimizde…

ENGELLİLER VE AİLELERİ DERNEĞİ GENEL MERKEZİ KAYSERİ

engellilerveaileleridernegi@gmail.com