*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Nejat Türkmen Proje ile Down Sendromlulara Destek Olacak  (Okunma sayısı 2372 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • öMeR
  • Administrator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 20677
  • SiTe YöNeTiCiSi
    • MeLLeSeFeRi.com
Nejat Türkmen Proje ile Down Sendromlulara Destek Olacak
« : Ocak 22, 2013, 02:54:18 ÖS »


Çağdaş sanat dünyamızın aslında koleksiyoner kimliğiyle tanıdığı Nejat Türkmen, şu sıralar Akaretler'de konumlanan C.A.M. Galeri'deki ilk kişisel sergisiyle karşımıza çıkıyor.  Yıllardır fotoğraf alanında çalışmalarını sürdüren Türkmen, hem 31 Ocak'a kadar sürecek olan  “Duvarın Diyalektiği” adlı bu sergisini  hem de kendi sanat öyküsünü anlattı bize.
 
Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
 
1959 yılında Ağrı'da doğdum. Hukukçu bir aileden geliyorum ve 1978'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdim. Ama o zamanın toplumsal ve siyasi şartları nedeniyle eğitimime ikinci sınıftayken son vermek zorunda kaldım. Sonrasında da tekstil sektörüyle ilgili olan aile şirketimizde görev aldım. Sanata olan ilgi ve eğilimim ise daha sonraki yıllara dayanıyor.
 
Sanata olan bu ilginiz ne zaman başladı?
 
80’li yılların ortasından sonra yani yurt dışına daha rahat çıkabilme fırsatını yakaladığımız zamanlarda, pek çok ülkede önemli müzeleri gezmemle başladı bu merak. O yıllarda Türkiye'de çok kısıtlı bir sanat ortamımız vardı. Ne galeriler bu kadar fazlaydı, ne de çağdaş sanat müzemiz vardı. Üretim de kısıtlıydı. Çağdaş sanata ilgili olanların yüzünü biraz daha yurt dışına çevirmesi gerekiyordu ne yazık ki... Bu arada belirtmeliyim ki, şu anda çok olumlu gelişmeler var çağdaş sanat alanında. Bunları gözardı etmememiz gerektiğini düşünüyorum. Sanat kurumlarının çoğalması, üretimin artması ve bunun doğal sonucu olarak da bu konuya ilginin büyümesi bence son derece olumlu gelişmeler.
 
Peki sizce bu ilgi gerçekten ne ölçüde samimi?
 
Aslında iki yönü var bu ilginin. Bir kısmı zaten yıllardır koleksiyon yapan isimlerin içtenlikle buna devam etmeleri ve genç sanatçıları desteklemeleri yönünde. Ayrıca genç koleksiyonerlerin de oluştuğunu görüyoruz ve pek çok samimi isim var bu anlamda. Ama diğer yandan da sanatın tıpkı “moda” gibi algılandığını görüyoruz. Abartılı bir ilgi de söz konusu yani. Ama ne olursa olsun asıl önemli olan bu durumdan sanat üreten, sanata dair fikir üreten insanların paylarına güzel şeyler düşmesi. Moda olarak algılansa da kişiler bilinçlendikçe bu algılayış biçimi de değişecektir diye düşünüyorum. Tabii, bu sürece eleştirel de bakmak lazım ki şu anda yapılan bazı hatalar tekrar etmesin. Ayrıca sanatın tabana yayılması gerekiyor; yani sadece elitlerin elinde olan bir konu olmamalı. Sanatı okuyabilmek, algılayabilmek toplumsal açıdan çok önemli.
 
Koleksiyoner kimliğiniz üretimlerinizi nasıl etkiledi?
 
Koleksiyon yapmaya başlamam, sanatsal kaygı duyarak çekimler yapma sürecimle eş zamanlı. Önce resim alarak başlamıştım koleksiyonerliğe. Sonra fotoğrafa olan ilgim artınca Türkiye'de fotoğrafın ve fotoğraf sanatçılarının hak ettiği değere ulaşamadığını anladım. O yıllarda fotoğraf koleksiyonerliği de yoktu. Ben bu anlamda fotoğraf sanatına destek olmak için başladım fotoğraf toplamaya. Ve neticede fotoğraf çekmem koleksiyonerliğimi besledi, koleksiyonerliğim de çektiğim fotoğrafları etkiledi.
 
Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız?
 
Uzun zaman önce başladım. Öncelikle fotoğraf sergilerini gezmeyi ve onları incelemeyi çok seven biriydim. Sonra bunu hobiden daha ileri bir noktaya taşımak istedim. Sevgili dostum ve hocam Merih Akoğul ile bir süre birlikte çalıştık; araştırmalarımda ve fotoğrafı kavramam konusunda bana çok yardımcı oldu. Şimdi ise fotoğraf, hayatımın en önemli parçalarından biri haline geldi diyebilirim.
 
Kişisel serginiz nasıl ortaya çıktı?
 
Bu sergide aslında 10 yıllık bir sürece yayılan çalışmalarım yer alıyor. Uzun süredir beni en çok etkileyen konulardan biri de sokak sanatı oldu. Türkiye'de pek çok nedenden dolayı henüz gelişim göstermeyen bu sanat alanı fotoğraflarıma da ilham kaynağı oldu. “Duvarın Diyalektiği” işte bu alanda gerçekleştirdiğim çekimlerden ortaya çıkan serinin bir parçası. Sergideki fotoğrafları New York, Londra, Berlin ve İstanbul'da çektim. Sırf bu amaçla uzun seyahatler yaptım.
 
Bu çektiğiniz duvarları şehirlerin merkezinde bulmak çok olanaklı değil...
 
Evet. Bu nedenle özellikle şehirlerin kenar ve dış mahallelerde gerçekleştirdim çekimlerimi. Takdir edersiniz ki bilmediğiniz bazı ülkelerde ya da ilk kez girdiğiniz arka sokaklarda fotoğraf çekmek her zaman çok kolay olmuyor. Zor ve biraz da tehlikeli süreçler atlattım diyebilirim bu çekimlerde. Ama inanın böyle deneyimler yaşamak ve aklımdaki fotoğrafları üretebilmek her şeye değiyor.
 
Duvarları bu denli ön planda tutmanızı sadece sokak sanatına olan ilginiz belirlemedi sanırım...
 
Tabii ki hayır. Benim duvarlarla hep bir meselem olmuştur. Sınıflı toplumlar arasındaki çatışmanın duvara renk ve figür ile yansıdığını, onlarca duygunun ve düşüncenin bir araya gelerek simgesel anlamlar oluşturduğunu fark ettiğimde objektifimi duvara yönelttim. Bu sergimde de toplumların değişim ve dönüşümünü duvarlar üzerinden aktarmaya çalıştım.
 
Peki teknik açıdan nasıl bir yol izlediniz? Müdahalelerde bulundunuz mu bu fotoğraflara?
 
Üç farklı yöntem üzerine odaklandım bu serimde. Fotoğraflarımın çoğunda hiçbir müdahale yok. Bir kısmına, çekmeden önce yerinde müdahale ettim, küçük bir kısmına da fotoğrafı işleme aşamasında dokunuşlarım oldu. Farklı mêkanlarda çektiğim bazı fotoğrafları kolaj tekniğiyle bir araya getirdim. Örneğin New York ile Londra sokaklarında çektiğim duvarlar aynı fotoğrafta buluştu.
 
Yani duvarlara da müdahale ettiniz öyle mi?
 
Evet, zaman zaman. Ama özellikle belirtmek istediğim noktalardan biri, eğer duvardaki çizimlerde sanatçının imzası varsa onları da kadraja almaya özen gösteriyor olmamdır. Sergimdeki fotoğrafları izlediğinizde bu imzaları rahatlıkla görebilirsiniz. Bu çalışmalarda sanatçılara haketttikleri saygıyı göstermek zorundayız; zira bu fotoğraflar onların varlığıyla ortaya çıkıyor.
 
Bildiğim kadaryla şu sıralar bir sosyal sorumluluk projesi üzerinde de çalışıyorsunuz...
 
Evet. Resim sanatının önemli isimlerinden bir dostum ile ortaklaşa bir proje gerçekleştiriyoruz. Şu sıralarda sergi tarihini belirleme aşamasındayız. Bu serginin gelirini Down Sendromu Derneği’ne bağışlayacağız. Hem derneğin maddi gelir sağlamasını, hem de ailelere destek olma amacını taşıyoruz.
 
22.01.2013 - Sol Gazetesi