Uzun Yaşamın Mümkün Olup Olmadığı Araştırması Yapılıyor

[melleseferi]

Dünyada insan ömrü üzerine araştırmalar yapan bilim insanları yaşlılık ve hastalıkla mücadele edenler olarak iki grup halinde çalışmalarını sürdürüyor. İngiltere’de bulunan Oxford Üniversitesi’nden Sarah Harper ölümlerin daha çok hastalık nedeniyle meydana geldiğini savunanlardan. Yaşlılık hastalıkları uzmanı Harper, “Eğer kanser ve kalp hastalıklarının vücutta zarar verdiği organları laboratuar ortamında yeniden üretip kişiye nakledecek duruma gelirsek uzun yaşamın sırrını çözmüş oluruz“ diyor. Harper bunun başarılması durumunda insanların 100 ila 120 yaşlarına rahatça ulaşabileceklerini savunuyor. Konuyla ilgili şimdiden bilim dünyasında birçok adım atıldı. Laboratuar ortamında kök hücre kullanılarak çene kemiği ve nefes borusu üretildi. Harper bu nedenle kök hücre üzerine yapılan araştırmalara ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor.
 
Yaşlılık nedeniyle oluşan Alzheimer gibi hastalıkların tedavisine yoğunlaşılması gerektiğini savunan diğer grup ise kanser gibi hastalıkları tedavi etmenin çözüm olmadığını belirtiyor. Illinois Üniversitesi’nden araştırmacı S. Jay Olshansky, “Kanseri tedavi etsek de Alzheimer gibi hastalıklara çözüm bulmadıkça uzun yaşamın sırrına ulaşamayız” diyor. Olshansky çözümün tek bir organı değiştirmekle kalmaması gerektiğini savunuyor. Bilim adamı amacının tek bir organı değil tüm beyin ve vücudu hedef alan bir proje geliştirmek olduğunu söylüyor. 10 ila 20 yıl içinde gerçekleşeceği düşünülen bu projede insan ömrü 7 yıl uzuyor. Tedavi hücrelerin yaşlanmasını durdurmaya dayanıyor. Bir diğer araştırma ise rapamycin adlı yaşlanmayı durduran bir maddeye dayalı. Fareler üzerinde yapılan deneylerde hayvanların yaşam süresini yüzde 9 ila 13 oranında uzatan rapamycin’in insanlar için de kullanılabilir hale getirilmesi üzerine birçok çalışma yapılıyor. Bu madde de yaşlanma sürecini yavaşlatmaya yönelik olduğu için yaşlılığa bağlı ölümün daha fazla olduğunu savunanlar tarafından destekleniyor.
 
26.08.2012 – Milliyet