Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Biz de Varız
»
HABER MERKEZİ
»
HABER MERKEZİ
»
EĞİTİM HABERLERİ
»
Ozan'ın Okumaya Hakkı Yok mu?
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Ozan'ın Okumaya Hakkı Yok mu? (Okunma sayısı 1708 defa)
melleseferi
öMeR
Administrator
Hero Member
İleti: 20677
SiTe YöNeTiCiSi
Ozan'ın Okumaya Hakkı Yok mu?
«
:
Aralık 02, 2011, 02:35:22 ÖS »
DÜN çok ilginç bir e-posta aldım.
Okudukça kahroldum. Otizmli Ozan'ın okula gidememe hikâyesiydi.
Mektubun sonuna gelince gördüğüm fotoğrafa da inanamadım. Ozan, rock şarkıcısı Ogün Sanlısoy'un biricik oğluydu. Mektubu yazan da avukat eşi Sedef Hanım'dı.
Ogün'ün müziğini severim ama hiç tanışmak kısmet olmadı. Nedendir bilmem daha da sevdim şimdi bu cesur çifti.
Yanlış anlamayın, acıdığımdan filan değil. Başlarına gelen şeyle barışmayı ve onunla yaşamayı, tüm zorluklara karşı tek vücut olarak yaşamayı becerebiIdikleri için.
Ozan'ı kabul etmeyen okulla mücadele etmeyi göze aldıkları ve pes etmedikleri için...
Bugün köşem Ozan ve tüm sıkıntı içindeki otizmli çocukların...
YALNIZLAŞTIRILDIM
"Saygıdeğer Rahşan Hanım; İnsan bazen anlatacağı şeyi kâğıda dökmekte zorlanıyor, pek çok sebepten.
Bir gün bir arkadaşım bana bir kısa mesaj göndermiş, 'Güzin Abla'nın köşesine bak' diyor.
Baktım.
Eşi işsiz olduğu için eminim şartları müthiş zor olan bir anne, otizmli çocuğu olduğunu anlatıp, bu ülkede bu kadar çok okul, resmi merci, mahkeme varken bu konuyla ilgili derdini sevgili Güzin Abla'ya dökmüş.
Çocuğunu devletin verdiği özel eğitimin maksimumu olan haftada 3 kez 45 dakikalık eğitim seansına götürdüğünü, bunun yetersizliğinin farkında olduğunu ama bu konuda hiçbir şey yapamadığını anlatıyor. Neden ona dökmüş biliyor musunuz, diğerleri onun sesini bir türlü duymadığı için. Umudu olmadığı için. Maalesef.
Daha fazla dayanamadı deli gönlüm.
Bugün bu mektubu yazmamak mümkün değildi artık. 3 yıldır sabrettim, hem kendi çocuğum hem de diğerleri için bir şeyler yapabilmek adına çaba gösterdim.
Oğlumu uyutup gece gündüz okudum, yazdım, araştırdım, proje ürettim, paylaştım, hediye ettim. Yalnız kaldım, yalnızlaştırıldım.
Hep birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşündüğümden, seni beni gözetmediğimden bu alandan nemalanan milyonluk vakıfların hışmına, hakaretine uğradım. Sustum. Çünkü yanımda ailem ve birkaç dost dışında gerçek bir toplumsal bakış, anlayış bulamadım. Doğruları konuşan, korkmayan, güç karşısında sinmeyen, haksızlığa susmayansam ve bu yüzden yalnızsam, yalnızlığımı en iyi dostum gördüm. Alıştım.
Ağlamadım, ezilmedim, ne kendim ezildim, ne de çocuğumu ezdirdim, ezdirmem ve ezdirmeyeceğim de. Söz verdim.
Bu süreci bizlere ve daha milyonlarca başka insana yaşatan kişilere ve kuruma da aslında kızmaktan daha çok acıyorum.
Demek bu insanlar, bu okullar 125 sene geçmiş hâlâ eğitimin aslında ne demek olduğunu öğrenememişler, internet siteleri Atatürk fotoğraflarından geçilmiyor ama aslında onu hiç anlayamamışlar. Onlar için gerçekten üzgünüm.
Gerçi bu özel okul örnektir sadece, geçenlerde durumunun vahametine ancak 5 gün tahammül edebildiğimiz başka bir devlet okulunda ise müdür, öğretmeni, oğlumla neden ilgilenmesi gerektiğini anlatmak için 'Öğretmen hanım, bu çocuk zaten feleğin sillesini yemiş bir de biz vurmayalım' diye motive etmeye çalışıyordu. Ne şahane eğitimci profili, değil mi?
OKUL BULAMADIK
Müdürün 'Tek kaygım, oğlunuzun diğerlerine zarar vermesi' diye başımın etini yediği o okulda oğlum daha ilk gün 'normal' bir arkadaşından ilk sopasını yedi, zira oğluma vuran o yavrucak sabahtan akşama diğerlerini itip kakıyormuş, belli ki bir derdi var da anlayanı yok.
Fakat işin en ilginci ne biliyor musunuz? Hem özel okul hem de devlet okulunda en çok çekimlen şey diğer velilerin tepkisi. Çocukların birbiriyle derdi olmuyor genelde, tüm dert büyükler arasında maalesef.
Velhasılı kelam Rahşan Hanımcım, biz kendimize bir okul bulamadık vesselam. Oğlum zaten işadamı gibi programla yaşamak durumunda. Şu gün Rahşan GÜLŞAN ^^"gülsarMgtlpzete.cöm d â şu semtte özel eğitim, ertesi gün başka semtte okul, sonraki gün hadi koş konuşma terapisi, hadi oradan... Bırakın 5 yaşında çocuğu ben, siz dayanamayız.
Üstüne bu programa bir de bu kafalar, bu anlayışlar, bu gafil insanlar. Okuyan 'normal' çocukların azabına bir bakıyorum da bazen 'hiç mi göndermesek ne' dediğim de olmuyor değil.
UMUDA İHTİYACIMIZ VAR
Daha anlatacak o kadar çok şey var ki Rahşan Hanım, yazmaya kalksam günlerce bu masanın başından kalkamam. Sıra bir gün bir yerlerde hepsine gelecektir inşallah.
Ama bir şey söyleyeyim, oğlumuz ilk tanı aldığında aramızda büyük bir duvar vardı, biz önce o koca duvarda tek bir göz yer açılsa razıydık. Bugün 3 yıl içinde Ozan çok rahatlıkla okula gidebilecek durumda, eksikleri var ama zamanla tamamlanması hiç de zor değil. Yeni teşhis alan çocukların annelerinin umuda çok ihtiyacı var, lütfen bunu iletin, umut var, hem de çok, fazlasıyla.
Son olarak tüm bu aşamalarda karşımıza çıkan, bugüne ulaşırken nurlu ellerini oğlumuzdan, bizden esirgemeyen tabibimizi ve eğitimcileri de anmam lazım, onlar var ya umudumuz hâlâ var.
Saygı, sevgi ve muhabbetle Sedef" SEDEF Hanım ve eşi Ogün, oğullarını bir kolej kabul etmeyince zoru göze almışlar ve emsal teşkil edecek bir dava açmışlar. Davanın detayları da şöyle: "Eşim Ogün Sanlısoy ile birlikte 7 sayfalık şikâyet dilekçemizi kasımın ilk günlerinde birlikte giderek Çağlayan Adliyesi'nde ilgili birime teslim ettik, şikâyetimiz şu an soruşturma aşamasında. Bu şikâyetin bir özelliği var; biz bu şikâyeti oğlumuz Ozan Barış Sanlısoy'un TC kimlik No'su ile onun velileri olarak onun adıyla açtık, bu bir ilk oldu.
İlk kez 5.5 yaşında bir çocuk, kendi eğitim hakkıyla ilgili bir ayrımcılık davasını kendi açmış olacak, tabii dava açılırsa. Takipsizlik verilirse sonraki hukuki yolları takip edeceğiz doğal olarak. Önümüzdeki günlerde konuyla ilgili okula 2 dava daha açacağız: İdari dava ve tazminat davası.
Ayrıca MEB müfettişlerine şikâyet edeceğiz ve okulun bağlı olduğu uluslararası eğitim kurulları birliği ve hatta o birliklerin bağlı olduğu uluslararası resmi kurumlara...
Mutlaka malumunuz ki bunu yalnızca oğlumuzla ilgili yapmıyoruz; dünyanın bir yerinde oğlumuzu alacak bir okul elbet vardır, ama biz kendi ülkemizde, kendi mahallemizdeki okulları bırakıp dünyanın öbür ucuna gitmeden önce buradaki görevimizi yapmak zorundayız diye düşünüyoruz.
Tüm çocuklar ve çocuk kalabilenler için... Yani bu sürecin daha ilk adımındayız, bize şans dileyin lütfen."
R.Gülşan
01.12.11 - Habertürk
Kayıtlı
>>>>>>>>>>
bizdevariz.NET
<<<<<<<<<
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Biz de Varız
»
HABER MERKEZİ
»
HABER MERKEZİ
»
EĞİTİM HABERLERİ
»
Ozan'ın Okumaya Hakkı Yok mu?