Böbrek Nakli
Bütün dünyada tıbbın ve sosyal güvenlik sistemlerinin gelişmesiyle birlikte kronik hastaların yaşam süreleri uzamakta. Böylece kronik böbrek yetmezlikli diyaliz hastalarının da sayısı da artmakta. Diyaliz yöntemleri (hemodiyaliz ve periton diyalizi) böbrek yetmezlikli hastaların hayatta kalmalarını sağlayan yöntemler olmalarına rağmen böbreklerin görevini tam olarak yerine getirememektedirler ve tam anlamıyla fizyolojik sayılmazlar. Diyalizde geçirilen süre ne kadar kısaysa (hatta hasta diyalize hiç girmemişse daha da iyi) nakil sonrası sağlık sorunlarıyla o kadar az karşılaşılmaktadır ve böbrek naklinin başarı şansı o kadar yüksek olmaktadır. Çok uzun yıllar diyaliz tedavisi sonunda damar sertliği, tansiyon problemleri, kalp yetmezliği, kalp damarlarıyla ilgili tıkanıklıklar, hepatitler ve yol açtıkları siroz gibi durumlara rastlanma olasılıkları artar. Böbrek nakli olan kişilerde bu durumlara daha az rastlanır. Böbrek naklinden sonra kişiler diyalizde geçirdikleri süreleri başka işler için kullanırlar, okul ya da işlerine bütün normal sağlıklı insanların yaptığı gibi gidebilirler. Diyaliz sonrası yorgunluk gibi sıkıntıları olmaz. Ayrıca Batı dünyasından gelen bilimsel araştırmalar bize şunu göstermektedir : Bugün 100 tane böbrek yetmezlikli hastanız olsa ve bunları diyalize başlatsanız, 10 yılın sonunda bu hastaların 90 tanesini kaybediyorsunuz. Yani elinizde 10 hasta kalıyor. Bu 100 hastaya nakil yaparsanız 10 yılın sonunda hastaların 80-85 tanesi hala sağ oluyor. Neredeyse normal sağlıklı insan ömrü gibi.
Böbrek naklinde öncelik hayatını kaybetmiş insanların organlarının kullanılması olsa da, bu kaynağın sayısal olarak ihtiyacı karşılaması mümkün olmadığı için, canlı akraba vericilerden böbrek nakli bir zorunluluktur.
Yapılan incelemelerle tamamen sağlıklı bir kişi olduğu ortaya konan kişiler Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre alıcıyla 4. dereceye kadar akraba olmaları koşuluyla böbrek vericisi olabilirler. Vericinin sağlıklı olması geçireceği ameliyatın kendisinde risk oluşturmaması için gereklidir. Ayrıca vericinin alıcıya bulaşabilecek hastalıkları olmadığından emin olmak için bir haftadan daha kısa bir süre içinde çok ayrıntılı bir taramadan geçirmekteyiz.
Her verici kendi kan grubuyla aynı olan alıcıya böbrek verebilir. Bunun dışında 0 grubu vericiler her kan grubuna böbrek verebilirler. AB grubu alıcılar ise her kan grubundaki vericiden böbrek alabilirler. Rh pozitif ya da negatif olması önemli değildir, böbrek nakli için alıcı ve vericinin Rh’ ına bakılmaz. Başarılı böbrek nakli için doku uyumu gerekli değildir, ama uyum varsa daha iyi olur. Son olarak alıcının bağışıklık sisteminin verici dokularına karşı aşırı bir duyarlılığının olup olmadığını anlamak için doku karşılaştırma testleri denebilecek bir dizi test yapılır. Bizim çalışma sistemimizde bu incelemeler de hazırlık süresi olan bir hafta içinde yapılmaktadır.
Vericinin hazırlığı sırasında doktorlar vericiyle görüşüp muayene ederler. Oldukça geniş kan ve idrar incelemeleri, bazı röntgen ve ultrasonlar yapılır. Verici kardiyoloji, kadın hastalıkları, kulak burun boğaz, psikiyatri uzmanları tarafından değerlendirilir. İhtiyaca göre başka uzmanlık dallarından doktorların da görüşü alınır. Doku ve bağışıklık sistemiyle ilgili karşılaştırma testleri de uygunsa ve kişi her bakımdan sağlıklıysa verici olup olamayacağına karar verilmesi için hastanenin organ nakli konseyinde görüşülür.
Bu şekilde hazırlanan vericiler için ameliyat riski hemen hemen bir safra kesesi ameliyatındaki kadardır. Bizim 17 yıldır izlediğimiz vericilerimiz de, bütün dünyada yapılan izlemlerde olduğu gibi, tamamen normal sağlıklı insanların yaşadığı gibi bir hayat yaşadılar. Zaman zaman onlar da herkesin yakalandıları hastalıklara yakalandılar, ama hiçbir zaman tek böbrekli olmalarından ötürü bir tehlike oluşmadı. Tek böbrek bir insanın hayatını normal sağlıklı bir şekilde sürdürmesine yetmektedir.
caprazbobreknakli.com