Biz de Varız

HIKAYELER => HIKAYELER => Konuyu başlatan: melleseferi - Mart 22, 2012, 02:09:05 ÖS

Başlık: BEYAZ GÜL
Gönderen: melleseferi - Mart 22, 2012, 02:09:05 ÖS
BEYAZ GÜL

Padişahın uzun yıllardır çocuğu olmuyormuş.Buna o kadar üzülüyormuş ki;her akşam sabahlara kadar Mevla’ya el açıp yalvarıyor:

-Ya Rab!Hayırlı,Salih bir evlat ver.Kız olsun,erkek olsun fark etmez!Bir evlat!

Ve duaları kabul olmuş.Bir akşam yemeğinde eşi müjdeyi vermiş.

Sultan:

-Padişahım,Allah bize bir evlat gönderiyor.

Padişah,yemeği içmeyi bıraktığı gibi secdeye kapanmış;

-Göz yaşları içerisinde,şükür Rahman olan Rabbim,Şükür Rezzak olan Rabbim…

Padişah sarayın bahçesine büyük bir gül bahçesi kurulması emrini vermiş.Bunun için ülkesinin en iyi bahçıvanını getirtmiş.

Padişah:Bahçıvan efendi,bu bahçe sevginin,muhabbetin en iyi göstergesi olan kırmızı güllerle dolacak.Onlara gözün gibi bakacaksın demiş.

Bahçıvan:Emriniz olur,hünkarım.

Saray bahçesine ülkenin 4 bir tarafından getirilen en nadide güller dikilmiş.Bahçıvan kimseye söylemeden bir öğlen saraydan ayrılmış.Çok uzaklardaki sevgi çeşmesinin yanında bulunan güllerden bir fidanla ertesi gün saraya dönmüş.Gül fidanları büyüyor ve saray bahçesi mis kokularıyla doluyormuş.Beklenen gün gelmiş ve padişahın bir kızı olmuş.Padişah kızına Hasret ismini vermiş.Yılların özlemiyle…

Hasret büyüyor,güllerde onunla beraber kök salıyorlarmış.Hasret gül bahçesinde vakit geçirmeyi çok severmiş.Bütün güller kıpkırmızı ama bir tanesi beyaz açıyormuş.Beyaz açan gül,bahçıvanın sevgi çeşmesinin yanından getirdiği fidanın gülüdür.Bunu bir tek bahçıvan biliyordu.Hasret tüm gülleri sever ama beyaz gülü ayrı bir severmiş.Onun yanında oturur,saatlerce ona dil döker,o güler yüzlü yüzünü beyaz güle seyretme imkanı sunarmış.Beyaz gülde buna teşekkür edercesine diğer güllerin yapamadığını yapar her gün bir gül açarmış.

Padişah gül bahçesini gezerken,beyaz gülü görmüş.Bahçıvanı çağırtmış.

Padişah:Bahçıvan efendi,benim emrim gül bahçesi kırmızı güllerle dolacaktı.O beyaz gülün işi ne?

Bahçıvan:Hünkarım,emriniz üzerine ülkenin 4 tarafından gül fidanları getirttim.Hepsine gözüm gibi baktım.Bütün güller kırmızı açarken,o fidan beyaz gül açtı.

Padişah :Bahçıvan!Bahçıvan! O gül derhal sökülecek!

Bahçıvan:Padişahım,emriniz başım üstüne ancak bir söyleyeceğim vardır,müsadeniz olursa…

Padişah:Söyle bahçıvan.

Bahçıvan:Padişahım,kızınız hasret,en çok beyaz gülü sever.Onunla konuşur,koklar,şarkılar söyler,kızınız beyaz gülü sökmemize üzülmez mi?

Padişah:(düşünür,düşünür)Madem öyle bunda da Cenab-ı Allah’ın bir hikmeti vardır.Bahçıvan beyaz gül dursun.Kızımın bu kadar sevdiği güle değil kıymak,yaprağına helal gelmesin.

Bahçıvan:Baş üstüne hünkarım.

Yıllar geçmiş,Hasret gelinlik çağa gelmiş.Talibleri bir bir sarayın kapılarını aşındırmaya başlamış.Ve babasının isteği üzerine sevmediği birine verilmiş.O günden sonra Hasret kız hiç gülmemiş.Gül bahçesine çıkıyor,dolaşıyor ama yüzü bir türlü gülmüyormuş.Halbu ki;onun en mutlu olduğu yer bu gül bahçesiydi.Beyaz gülünü karşısına geliyor,eskiden gülücükler saçan gül yüzlü,artık yalnızca gözyaşı döker olmuş.Beyaz gül bu acıyı onunla beraber çekiyor ve günden güne kuruyormuş.

Hasret kızın düğünü olmuş ve başka diyara gitmiş.Mutlu olmasa da,gülmese de gitmiş…

Diğer güller aynı açarken beyaz gül açmıyor,gün ve gün kuruyormuş.Bahçıvan elinden geleni yapıyor.En saf suları,ayak basmamış orman topraklarını getiriyor ama nafile beyaz gülün kurumasına mani olamıyormuş.Bahçıvan,Padişah’ın huzuruna çıkmış:

Bahçıvan:Padişahım kızınız Hasret’in beyaz gülü kuruyor,ne yaptıysam buna mani olamadım.

Padişah’ın içi öyle bir acımış ki.Kelimelerle ifade edilmez bir üzüntü bir korku kaplamış içini.Acaba ‘’Hasret’e bir şey mi oldu?’’diye geçirmiş aklından.Padişah bir haberci göndermiş kızının yaşadığı şehre.Kızının durumunu öğrenmek,içinde ki korkuyu gidermek için.

Haberciyi beklerken padişah devamlı düşünüyor,kendini teselli ediyor.’’Altı üstü beyaz bir gül,kızımla ne alakası olabilir ki’’diyor.Aradan 3 gün geçmiş ve haberci gelmiştir.

Haberci:Padişahım,kızınız Hasret Sultan çok hasta,konuşmadan,yemeden,içmeden yatıyor.

Padişah kendi kendine ‘’hani sadece beyaz bir güldü’’diyor ve ‘’kızımı sevmediğine verdim,kızıma ne büyük kötülük yaptım’’ diye hayıflanıyor,kahroluyormuş.

Kızı Hasreti sarayına getirtmiş.Ülkenin tüm hekimlerini toplamış ve iyileştirin kızımı diye emirler vermiş.Hekimler uğraşıyor ama Hasret kız hiç tepki vermiyormuş.

Yaşlı bir hekim:Bu kızı ancak bir şey iyileştirir

Padişah: Nedir o?

Yaşlı hekim:Devamlı beyaz açan bir gülün kırmızı açacağı gül demiş ve eklemiş bu o fidanın vereceği son güldür.

Padişah ülkedeki tüm bahçıvanlara haber salmış böyle bir gülü getirene büyük mükafatlar vaat etmiş.Lakin bu çok nadir görülen bir olaymış.

.Saray bahçıvanı,Hasret Sultanın gittiği günden beri kurumaya başlayan beyaz gülün yanına gelmiş.Başlamış onunla konuşmaya:

-Hasret’in geldi beyaz gül,şu an sarayda.Fakat çok hasta kalkıp yanına gelemiyor.Ben biliyorum ki,onun şifa bulabilmesinin vesilesi sende.Senin açacağın kırmızı bir gülde.Sen sevgi çeşmesinin gülüsün bunu sen başarabilirsin.Bu gülü verdikten sonra ölürsün…yapar mısın bunu beyaz gül…yapar mısın?

Bahçıvan her gün yaptığı işlerini yapıyor.Gül fidanlarını suluyor,diplerini temizliyor,onlara yavrularıymış gibi bakıyor.Beyaz gülün yanına geldi ve gözlerine inanamadı,bir gün evvel kurumaya yüz tutan beyaz gül,koskocaman kırmızı bir gül açmış.Hasretine hayat,kendisine ölüm hediye edercesine…

Bahçıvan :Padişahım!Padişahım!Beyaz gül,kırmızı gül verdi.

Padişah:Biliyordum,o beyaz gülde Cenab-ı Allah’ın bir hikmeti olduğunu.Hamdolsun Rabbim!

Kırmızı gülden yapılan ilaç Hasret sultanı iyileştirmiş eski sağlığını geri vermiş.Ama artık beyaz gül yoktur.Bir daha açamayacak,Hasret Sultanı göremeyecek ama olsun sevdiği iyileşti ya!Ölse ne önemi var.

Beyaz gül insanlara ;sevginin kıymetini,sevenin neler yapabileceğini haykırırcasına ‘’kırmızı gül açmış’’ve sevdiği için ‘’ölümü’’,’’yokoluşu’’seçebilmiş.

SEVEN NE YAPMAZ…SEVİLEN BİLMESE DE… dercesine…

alıntı