(http://img204.imageshack.us/img204/8164/n6906577888271.jpg) (http://img204.imageshack.us/i/n6906577888271.jpg/)
Dış İşleri Bakanına kim dokun dedi?
Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “dış politikada şimdiye kadar çok doğru adımlar attı.Sayın Başbakan da önünü açtı yürü dedi…
İHH’nın organize ettiği Gazze’ye yardım gemisine ”MAVİ MARMARA” İsrail devletinin, Uluslar arası sularda düzenlediği terörist saldırıda 9 Türk genci hayatını kaybedince, İçeride ve dışarıda kamuoyunda büyük tepkiler oluştu. Başbakan Sayın Erdoğan’da çok sert demeçler vererek olayı Milletler arası boyuta taşıdı. Dışişleri Bakanı’da bu uluslar arası arenada aktif rol almıştı.
Olayın sıcaklığı devam ederken, içerideki bir gurup medya ve bu medyanın köşe yazarları hem İHH’yı hem de Dışişleri Bakanı’nı eleştirmeye başladılar. Özelikle Dışişleri Bakanı’nın eleştirilmesi ve buna Sayın Başbakan’ın sessiz kalması medyanın dikkatinden kaçmamıştı. Ve eleştirilerin can alıcı vurgusu da buradan yapılıyordu. Yazılı ve görsel medya bu konuda yoğun bir gayretle kamuoyu oluşturarak hükümeti yıpratmaya çalışıyordu.
Bu eleştirilerden birsi de Radikal gazetesi yazarı Akif BEKİ’ den geldi. Beki’nin bu yazısı çok ilgi buldu. Her zaman olduğu gibi, Sayın Başbakanı ve hükümeti eleştirmek için fırsat kollayan bir gurup medya, sayın Beki’nin yazısını manşetten verdi. Köşe yazarları olayı kendi köşelerinde “Bravo” nutuklarıyla okuyucularıyla paylaştılar. Özelikle, Hürriyet Gazetesi eski Genel yayın Yönetmenin yazısı bir gurup medyanın ortak sevincini yansıtıyordu.
Akif Beki’nin çıkışının bu kadar ilgi bulmasının iki önemli sebebi vardı. Birincisi Başbakan’ın en yakınında olması ve birlikte uzun süre çalışmış olmaları, diğeri de karşı mahallenin ”yandaş medyanın” içinde önemli konuma sahip olmasıydı.(Sayın Beki kanal 24 televizyonunun Genel yayın yönetmenidir.)
Bende Her iki gurubun temsilcisi medyanın haberi verişini ve köşe yazarlarının yorumlarını dikkatlice okudum. Muhafazakâr camianın bir parçası olarak olayı analiz etmeye çalıştım. Tabi birazda Sayın Beki hakkında daha geniş bilgi alacak referanslara sahip olduğum için olayın perde arkasını görme şansım oldu.
Ben önce bu yazının sahibi sayın BEKİ’ye şunu sormak istiyorum.
Sayın Akif Beki, Görkemli yerinizi ”Başbakanlık Basın sözcülüğü” görevinizden neden alındınız? Sayın Davutoğlu ile aralarınızda sürtüşme oldu mu?
Bulunduğunuz konumdan kaynaklanan gücünüzü, sayın Davutoğlu ve ekibini sindirmek için kullandınız mı?
Basın sözcülüğünden alınma nedeniniz, Dış İşleri Bakanı ve ekibiyle girdiğiniz sürtüşme ve güç gösterisinden kaynaklanıyor olabilir mi?
Görevden olaylı bir şekilde alınmanıza rağmen, tv24’te tepe yöneticiliğine kim ve hangi güç sizi getirdi?
Sizin uygulamalarınızdan rahatsız olan sayın Başbakan, Tv24’de görev almanıza nasıl izin vermişti?
Sakın klasik bir yanıtla beni ikna etmeye çalışmayın. Çünkü bu kanalın oluş sebebini hepimiz iyi biliyoruz. Reklam gelirlerinin azlığına ve giderlerinin çokluğuna rağmen, neden ve nasıl ayakta durduğunu siz daha iyi biliyorsunuz.
Görevden alınmanız ve burada istihdam edişinizin özel bir sebebi var mı? Şu acaba..acaba… Kuşkularını giderecek yanıtınız var mı?
Sayın Başbakanın sessiz duruşunu, Sayın Davutoğlu’nu gözden çıkardı diye yorumlayıp, düşerken bir tekmede ben vurayım diye fırsatçılık mı yaptınız? Böylece içinizde biriktirdiğiniz kini satırlarınız akıtıp intikamı almaya çalıştınız?
Yoksa Başbakan Erdoğan, Roma hükümdarlarının “Bitirin şunun işini...” anlamına gelen işaretini mi aldınız? Böylece sayın Davutoğlu’nun görkemine çizik atmayı mı düşündünüz?
Bu ve daha birçok soru cevaplanmayı bekliyor. Bu soruların yanıtını bulmadan, yazısı üzerinden yapılan yorumlar ve alkışların bana göre bir anlamı yok.
Bir gurup medya,”Dostumu yakınımda bulundururum, ama düşmanımı ondan daha yakınımda oturturum” felsefesiyle hareket ederler. Ahmet Hakan ve Akif Beki gibi karşı mahallenin “aydınlarına” içlerine sinmese de yer vermelerinin nedeni de budur.
Sözün özü şudur; olayları doğru okumalıyız. Yapılan eleştirileri ve kahramanlarının göbeğinden kime bağlı olduklarını mutlaka doğru tespit etmeliğiz. Buradan hareketle diyorum li; Tv24 kanalında çalışıp, yorumlarıyla hükümeti ve icraatlarını ballandıra anlatan birisinin, hükümeti ve onun bir üyesini eleştirmesi haddini aşar.
Yenişafak gazetesi yazarı Fehmi koru’nun eleştirisine, meydanlarda ”sevsinler seni “ diye başlayan eleştirisiyle sindiren sayın Başbakana rağmen, hükümetin, dolayısı ile sayın Başbakanın uzun zamandır yanında başarılı bir dış politika yürüten,Bakanı’nı eleştirmek sayın Beki’nin haddini aşar.
Unutmadan “Eğitilmiş pağanlar hep sahibinin öğretilerini söyler…”
Selam ve dua ile
Mustafa ÖZTÜRK