Biz de Varız
HABER MERKEZİ => HABER MERKEZİ => KAYSERİ HABERLERİ => Konuyu başlatan: melleseferi - Şubat 15, 2010, 01:40:17 ÖS
-
(http://img220.imageshack.us/img220/1749/vatanahanettenycedvanav.jpg) (http://img220.imageshack.us/i/vatanahanettenycedvanav.jpg/)
Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Didinmez, Cumartesi akşamı Kay-Tv’de Nejdet Kala ile Osman Çiftci’nin program konuğu idi.
Kala ve Çiftci’nin Didinmez’le, şehrimize gelir gelmez MHP il binasında düzenlediği basın toplantısında verdiği seçim tarihinden AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın MHP’ye dönük eleştirilerine, Genel Kurmay Başkanı’nın “sabrımız taşarsa elimizdeki bilgileri açıklarız” sözlerinden MHP’nin Sivas’tan öte geçemediği iddialarına, eski MHPli AK Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un Öcalan’ın idam dosyasının bekletilmesiyle ilgili MHP’ye dönük suçlamalarına, Açılımla ilgili MHP’nin vatana ihanet iddiasından, Cumhurbaşkanı Gül’e oy veren Kayserililer’e kadar birçok konuda konuştuk.
Yaklaşık 2.5 saat süren bir programdan satır başı olabilecek konuları maddeler halinde özetledik.
Konuşma sırasına göre işte Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Didinmez’in Kay-Tv ekranlarında söyledikleri şöyle:
SEÇİM NE
ZAMAN OLACAK?
Didinmez, MHP İl binasında erken seçim tarihinin 7 Kasım olduğunu açıkladı. Bu konuyu biraz daha açmasını istedik.
***
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli 7 Ocak 2010 tarihinde MYK toplantısında seçim startını verdi. Seçimlerin en erken 7 Kasım 2010 en geç de 17 Temmuz 2011 tarihinde yapılacağını söyledi.
Bu tarih rastgele belirlenmiş bir tarih değil. İktidarın hazırlıkları, IMF’den 20-25 milyar dolar kredi alarak ekonomide canlanma havası yaratarak 1 dönem daha iktidarı sürdürme gayretleri gibi konuları dikkate alarak, seçimin bu yıl yapılması halinde mevsim şartları da dikkate alınarak en erken 2010 yılının kasım ayının ilk pazarında yani 7 Kasım’da yapılabileceğini sanıyoruz.
Erken seçim olursa 9 ay kaldı. Olmazsa da zaten 17 Temmuz 2011 tarihinde en geç seçimlerin yapılması gerekiyor. En geç 16 ay sonra seçim var ve biz de seçim çalışmalarımızı başlattık.
FAŞİZMİ BİLİRİZ
AKP ile MHP arasında bir faşizm tartışması sürüyor…
MHP, AKP’yi faşizmle suçlarken, Başbakan, “biz faşizmi bilmeyiz, MHP bilir” demişti. Didinmez’e sorduk:
***
Faşizmin baskı ve dikta ile bireysel ve toplumsal hakları ihlal eden bir yapısı vardır. Evet biz birçok konuda neyin ne olduğunu bildiğimiz gibi, faşizmin de ne olduğunu biliriz. Başbakan, faşizmin ne olduğunu bilmiyor. Son dönemde ülkede yaşanan olaylara bakınca baskı ve dikta ile faşizmi çağrıştıran olaylar sergileniyor. Toplumsal taleplere saygı duyulması gerekirken faşist anlayışa benzer örnekler, faşizm tanımının AKP’ye yakıştığını gösteriyor
ELİTAŞ’A İMAN
ÖLÇERLİ CEVAP
Detaylarını haber sütunlarımızda bulacaksınız. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş oldukça keskin ifadelerle MHP’yi topa tuttu. Didinmez, Elitaş’ın sözlerini yorumladı:
***
Beş taş mı, elli taş mı?.. Kimliğini kişiliğini bizden çok Kayseri bilir. Başbakan Erdoğan’a şirin görünme çabasıyla hareket ediyor. MHP’ye ve MHP Genel Başkanı’na iftiraya mezun değildir. Tüccar siyaset anlayışı ile pazarcı edasıyla konuşmayı meziyet sanıyor. Haddi olmayan değerlendirmeleri iade ediyoruz.
İman tazelemekten falan bahsediyor. Kimsenin elinde iman ölçer bir metresi yok.
Başbakan’ı “2. Peygamber gibi” diye taltif eden Sayın Osman Durmuş değil, AKP’nin il başkanlığını yapmış, daha sonra da İl Genel Meclisi Üyesi ve Başkanı seçilmiş olan biridir. Sayın Osman Durmuş bunu hatırlatmıştır. Ama bazı satılmış kalemler konuyu çarpıtarak sanki Sayın Durmuş söylemiş izlenimi vermeye çalışmaktadır.
Elitaş’ın ki de teşbihte hata olmasın yavuz hırsız ev sahibini bastırır derler, kendi suçlarını kapatır mahiyettedir. Suçluluk telaşıyla hırçın bir tavır içindeler.
AKPli Of Belediye Başkanı değil midir, Başbakan için günde 2 rekat şükür namazı kılın diyen?
Bakın, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek imanı sağlam olanların yapacağı şey midir?
Oyunları bozulmuştur.
İman tazeleme konusunda müftüyü işaret etmesi cehaletinin göstergesidir. Çok çirkin ifadeler.
Elitaş’ın MHP’nin imanını ölçmeye haddi yok.
Gerçekler gün yüzüne çıkınca suçluluk psikolojisi ile hareket ediyorlar. Belli ki, din ve inanç istismarı ile mağdur ve mazlum rolünü oynamaya çalıştılar ama olmadı, hırçınlıkları bu yüzden.
Sağlık Bakanı Akdağ’ın domuz gribi aşısında karizmasını çizdiren Başbakan’dır. Sayın Osman Durmuş da 500 milyon dolarlık domuz gribi aşı anlaşmasını ifşa etti. Osman Durmuş’a saldırmasının sebebi de budur.
Sayın Elitaş,ahlakının gereği, iktidar olmaktan aldığı güçle TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’nun üzerine yürümesini gözden geçirmelidir.
Bunları milletimize ve Allah’a havale ediyoruz.
AÇILIM, KAYSERİ VE TSK
Didinmez, açılıma Kayseri’de verilmeyen desteği, bu süreçte TSK’ya husumet duyanları ve dokunulmazlıklar konusunda da şu özetlediğimiz ifadelerle değerlendirdi:
***
AKP’nin yüzde 52 oy aldığı Kayseri gibi bir şehirde açılıma hayır diyenler yüzde 70’in üzerindeyse endişe etmesi gerekenler onlardır.
***
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne husumetini yayma teşebbüsü planlı yapılan eylemlerdir.
Her kurumda suç ve suçlular olabilir, bunlar bağımsız hukukta gereken cezasını görmelidir.
Dokunulmazlık zırhı kaldırılmalı, dokunulmayan kimse kalmamalıdır.
GENEL KURMAY
BAŞKANI İÇİN NE DEDİ?
Habertürk Gazetesi’nde Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı''nın sorularını yanıtlayan Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Biz her şeyimizi hukuk devleti sınırları içinde yaparız. Sabrımızın taşmasından kastım şudur: Biz bütün bu olayların ve yapılanların arka planını biliyoruz. Birileri gerekeni yapar diye susuyoruz. Çünkü devlet adamıyım. Devlet adamı gibi davranmam lazım. Devlete ve hukuka saygımız var ama bunun da bir sınırı var. Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız" dedi.
Didinmez’e sorduk. İşte sorunun özet cevabı:
***
Genel Kurmay Başkanı, “Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız.” derken ne demek istedi bunu kendisi bilir. Açıklanması gerekirken açıklanmayan bilgiler memleketin hayrına değildir.
Bunun yanında TSK’yı etkisizleştirmiş, terör karşısında yetkisiz ve çaresiz bırakma çabalarından da vazgeçilmelidir.
Başbakan’ın, Genel Kurmay Başkanı ile paslaşarak hareket ettiklerini söylemesi laf ola beri gele söylenmiş ifadelerden ibarettir.
TEKEL EYLEMİ, VE GREVLİ
SENDİKAL HAK
Didinmez’in sendikacılık geçmişi de var. Son olarak Kamu İşverenleri Sendikası’nda uzmanlık yapmış olan Didinmez’e Tekel işçilerinin eylemine MHP’nin nasıl baktığını, memura grevli sendikal hakların verilmesi için ne düşündüklerini sorduk.
****
Tekel işçilerinin eyleminde yaşananlar tahammülsüzlüğün göstergesidir.
Tekel, yok pahasına 300 milyon dolara satılırken alan kişiler 1 milyar dolara yakın bedelle başkasına satmıştır.
İşçiler ise ile emek sömürücülüğü anlamına gelen 4 C ile köleleştirilmek istenmektedir. MHP olarak sadece Tekel işçilerine değil, AKP’nin mağdur ettiği herkese destek veriyoruz. Tekel işçilerinin eylemleri en tabi haklarıdır.
Emek dostu görünümündeyken emek düşmanı olan iktidardaki parti, memura sendikal hakların verildiği MHP ortaklı 57. Hükümet döneminde muhalefet oyu kullanmıştır. Geçiş sürecinde grev hakkı olmayan sendikal haklarla ilgili yasaya grev hakkı yok bahanesiyle muhalefet oyu veren AKP, 7 yıl 3 aydır iktidarda olmasına rağmen bırakın kamu çalışanlarına grev hakkını vermeyi, kamu çalışanlarına baskıyla sendika değiştirtmeyi marifet haline getirmiştir.
2001 KRİZİNİN 3 KATI
MHP iktidarı döneminde yaşanan 2001 krizi, 57’inci hükümetin iktidarının sonunu hazırlamıştı. Peki teğet geçtiği söylenen son kriz ülkeyi nasıl etkiledi? Didinmez TÜİK’in verileriyle açıkladı:
***
Ekonomik kriz keşke delip geçseydi, delip geçerken parçalayarak geçti. 2001 krizinde yaşanmayan ekonomik sıkıntılar şimdi yaşanıyor. Nereye gitseniz satılık ya da kiralık işyeri levhaları ile dolu.
Krizden geçinen mutlu azınlık iktidarı methediyor. Krizde devlet bankalarından kredilendirilen basın kuruluşları öylesine.. 2001 krizinden sonraki yıl olan AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında protesto edilen senet sayısı 499 bin iken, 2009’da 1 milyon 451 bin, karşılıksız çek sayısı 2002’de 748 bin iken 2009’da 1 milyon 776 bin olmuştur.
2002’de kişi başına düşen borç 3 bin 194 dolar iken 2009’da 6 bin 780 dolar olmuştur.
Bu veriler TÜİK’in verileridir. Buna rağmen ekonominin iyi olduğundan bahsediliyorsa birileri yalan söylüyor.
141 FABRİKA İÇİN
İLGİNÇ BİR ÖNERİ
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde 141 fabrikanın temeli atılmış ve açılışı yapılmıştı. Bu 141 fabrika çok konuşuldu. Didinmez, krizin etkilerini Kayseri’de daha iyi görebilmek için bu 141 fabrikayla ilgili ilginç bir öneride bulundu.
***
İşler güllük gülistanlık ise icra daireleri neden dosyalara yetişmiyor.
Kayseri’de 4 olan icra dairesi sayısı 8’e çıkmış.
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde şaşalı törenlerle açılan 141 fabrikanın durumu ortada.
Bu 141 fabrikayı tarafsız OMBUDSMAN şirketler incelesin. 141 fabrikanın kaçı ayakta, işe devam edebilenlerin kapasite oranı nedir?
Kayseri’de İŞKUR’dan iş isteyenlerin sayısı geçen yıl 38 bin kişi.
2002 yılında dolaylı olarak alınan vergi oranı yüzde 56 iken 2009 yılında bu yüzde 75’ çıkmıştır. Dolaylı vergiler üretimden değil, zoraki alınan vergilerdir.
Matrah artır tehtidi ile vergi daireleri AKP il başkanlığı gibi faaliyet göstererek 24 katrilyon vergi geliri elde etmiştir.
Buna rağmen bütçe açığı 50 kattrilyona ulaşmıştır.
Biz tek başına iktidar olursak AKP’nin yaptıklarını yapmayacak, yapmadıklarını yapacağız.
IMF’ye mahkum Türkiye’den yana asla taraf değiliz.
KORKU İMPARATORLUĞU
VE MEMUR-SEN
Didinmez, 2001 krizinden daha kötü bir durumda olduğumuzu TÜİK verileriyle ortaya koyup Kayseri’den de örnekler verdikten sonra, şimdi yaşanan sessizliği de “korku imparatorluğu” olarak niteledi.
***
Korku imparatorluğu karabasan gibi milletin üzerine çökmüştür.
2002 öncesi eylemler vardı, şimdi ülke ekonomisi tarihinin en büyük küçülmesini yaşıyor, bu halden rahatsız olanlar tepkisiz hale getirilmiştir.
Yandaş örgütler oluşturulmuş, iktidar lehine lobi faaliyeti gerçekleştiren yapılanmalar oluşturulmuştur.
İktidara yakınlığı ile bilinen Memur-Sen’in üye artışları dikkat çekicidir. Tayinlerde, terfilerde memurların hangi konfederasyona üye olduğuna bakılmaktadır.
MHP SİVAS’TAN ÖTEYE
GEÇEMİYOR MU?
Başbakan, AKP dışındaki partilerin Sivas’tan öteye geçemediklerini belirterek, muhalefet partilerini eleştirdi. Bu eleştirilere hedef olan MHP’nin Teşkilat İşleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Didinmez’e Sivas’tan ötedeki teşkilat işlerini sorduk…
***
Sivas’tan öte gidemeyen partiler ifadesinin bir sufle olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz.
MHP, Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde teşkilatlarını kurmuş, seçime giren bir partidir. Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak mesela son bir ay içerisinde 1 polis desteği bile almadan doğu ve güneydoğunun neredeyse bütün illerine gittim.
Sivas’tan öte ifadesini sufle edenler biliyor ki, sözde Büyük Ermenistan sınırları Sivas’tan öte başlamaktadır. Sözde Büyük Kürdistan’ın sınırı da yine benzer şekilde Maraş’a, Hatay’a dayandırılarak Sivas’tan öte olarak ifade edilmiştir.
Başbakan bunları bilerek söylüyorsa vahim. Bilmeden söylüyorsa, bunları bilmeden yönetilen ülkenin durumu da ortada.
Biz MHP olarak her ile gidiyoruz. Her ilde varız…
YAKUT’UN YAPTIĞI
TERBİYESİZLİK
MHP İl Başkanı ile AKP Kayseri Milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Sadık Yakut arasındaki polemiği Didinmez’e sorduk. Korkmaz, Yakut’un MHP’den türban ve Öcalan’ın idamı konularını bahane ederek istifa ettiğini hatırlatıp, geçen 7 yılda ne değiştiğini sordu. Yakut da, “Abdullah Öcalan’ın idamı konusunda, idam kararını 3,5 yıl Anayasa Komisyonu’nda bekleten ve meclise getirmeyenlerin bu konularda bizi eleştirmelerini siyasi ve ahlaki olarak reddediyorum.” dedi. Didinmez’e sorduk, “idamı komisyonda bekletip engellediniz mi?”
***
Sadık Yakut benim muhatabım değildir.
İnsanlar elbette parti değiştirebilirler.
Aynı konuyla ilgili A partisinde farklı, B partisinde farklı söylem içinde olanların kimlik sorunu vardır.
İdamla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılamanın önünü açan hükümet 54. Erbakan Hükümetidir. Avrupa Birliği ile imzalanan Paketi Başbakan Necmettin Erbakan ve Yardımcısı Tansu Çiller imzalamıştır.
Şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül o dönem Bakandır şimdiki Başbakan da o dönem Refah Partisi’nden belediye başkanıdır.
6. protokolle ilgili konu bu kadar açık iken Sadık Yakut’un dediği gibi, Öcalan’ın idam dosyasının komisyonda MHP tarafından bekletildiğini söylemek doğru değildir.
Bir gazeteci televizyon ekranlarında Öcalan’ın idam edilmemesinden MHP’yi sorumlu tutan meslektaşlarına bunun bir geri zekalılık, cahillik olduğunu söylemiştir.
Yakut’un ifadeleri tamamen terbiyesizliktir, yalancılıktır.
İdamın kaldırılması konusu TBMM’de oylanırken, terör suçlularının idamının öngörülmesi şartı MHP tarafından talep edilmiştir. 125 MHP milletvekilinin oyuna rağmen idam kaldırılmıştır.
Avrupa Birliği ile imzalanan 6. Protokolün altında Recep Tayyip Erdoğan’ın şıhının imzası, idamın kaldırılmasıyla yapılan oylamada da kendisinin ve partililerinin oyu vardır.
VATANA İHANETTEN YÜCE DİVANA
SEVKLERİNİ GÜNDEME GETİRECEĞİZ
Didinmez’e göre; iktidarın gündeme getirdiği konuların Abdullah Öcalan’ın Demokratik Türkiye Projesi dediği projeyle aynı olduğu ortaya çıktı. MHP, tek başına iktidara gelirse, vatana ihanetten yüce divana sevki gündeme getirecek.
***
Hükümetin açılım projesinin işaret fişeğini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “güzel şeyler olacak” ifadeleriyle çaktı…
Başkakan da içi boş olan açılımı gündeme getirerek içini doldurmaya çalıştı.
Kürt açılımı dediler olmadı, demokratik açılım dediler olmadı, milli birlik dediler olmadı, milli birlik ve kardeşlik projesi dediler olmadı.
İktidarın gündeme getirdiği konuların Abdullah Öcalan’ın Demokratik Türkiye Projesi dediği projeyle aynı olduğu ortaya çıkmıştır.
Bir yıkım projesine dönüşmüştür.
MHP’nin tek başına iktidara gelmesi durumunda yıkım projesinin sorumlularının Vatana İhanetten yüce divana sevk edilmeleri konusunu gündeme getireceğiz.
KAYSERİLİ NİYE OY VERDİ?
2.5 saate yakın programın sonunda Didinmez, Kayseri halkına şu mesajı vererek veda etti:
***
Kayserililer, Kayserili Cumhurbaşkanı’na, AKP milletvekillerine ne diye oy verdiklerini ve karşılığında ne bulduklarını gözden geçirsinler.
Ülkenin 36 etnik kökene bölünmesi için mi, Ermenistan’ın soykırım iddiasıyla hak iddia edebilir hale getirilmesi için mi, Ruhban okulunun açılması için mi, Ekümenlik hakkının verilmesi için mi, Irak’ta 1.5 milyon müslümanın katline sessiz kalınması için mi oy verdiler gözden geçirsinler.
İşte bu nedenlerle sandık milletin önüne gelmeli ve millet bu gidişatla ilgili ülkenin kaderine el koymalıdır.
***
Program konuşulanlardan özetleyebildiğimiz, satır başlıkları bunlar. Yorum kamuoyunun>kayserihaber.com.tr